072–Uyandığımda

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode



072–Uyandığımda





Çevirmen: Bakakuun
.
.
.
Yeni bir gün başladı!
Bu nostaljik kelimeler aklıma geldi.
Gerçekten uyanma hissini hissedeli uzun zaman olmuştu.
Yani, bu dünyada uyumama gerek olmadığından ilk kez bu dünyadaki bedenim uyumanın nasıl bir şey olduğunu hissetti.

Önümdeki kesiti izledim; şehrin her bir köşesinde herkes meşgul bir şekilde hazırlıklar ile uğraşıyordu.
(Uyanalı) Kısa bir süre olsa bile her birinin yaşam enerjisi ile atan bedenlerini hissettim.
Bu, fikrimce, evrimimin etkisi olmalı.
[Ah! Rimuru-sama, uyandınız!]
Nostajik bir ses kulaklarıma geldi ve arkamda bu sesin sahibini hissettim.
Arkadan yumuşak iki tepe tarafından sarmalandım.
Evrim Slime formumu çok fazla değiştirmedi.
Hani eğer bir değişiklik belirtmem gerekirse, rengim altın rengi sarmalların içerisinde kaplanmış gümüş oldu.
Yani… o şey gibi oldum deme? Altın Slime gibisinden?
Işık hızında hareket edebilen?
Bu imkânsız herhalde ama “çevredeki en üstün slime benim” gibi bir his (havam) var içimde.
İşte bahsi geçen ben şu anda Shion’ un bacakları üzerinde konuşlanmıştım, yanakları benimkilere değer bir şekilde oturuyorduk.
Aynen, tahmin edeceğiniz gibi harika bir histi.
Ama cidden şükürler olsun! Planlandığı gibi yeniden doğmuş ve bende bir İblis Lordu oldum.
Dahası, sadece Shion değil, ama Kanlı Gölgeler tarafından katledilmiş olan herkes başarılı bir şekilde hayata geri döndü.
Bedenimden uzak olduklarından endişe etmiştim acaba büyünün etki alanıma girerler mi – bu uzaklık başarı oranını düşürür mü diye ama herkes yeniden doğmayı başarabilmiş.
Yani, herhalde [Ulu Ermiş] bile hata yapabiliyor da mutlu olduğum sürece bu hatalar önemli değil.
Yeniden doğuşu sebebiyle mutluluk içerisindeyken göğüslerinin verdiği o efsane hissi de bir görev duygusu ile tecrübe etmeye devam ettim.
Gerçekten kutsal bir andı.
Ama sanki bu güzel anı bozmak için bilerek yapmış gibi,
[Ah Rimuru-sama, uyandınız mı?
Ama gerçekten kendinizde olup olmadığını kontrol etmem gerek, yoksa rahat edemeyiz öyle değil mi?
Aramızda koyduğumuz parolayı hatırlıyorsunuzdur?
Pekâlâ, o zaman kontrol edelim, [Shion’ un yemekleri nasıl?], bakalım nasıl cevap vereceksiniz?]
Ne kadar da İblislere yakışan bir gülümseme vardı yüzünde.
Tabi ki hatırlıyorum [Berbat] değil mi? Cidden ne kadar da endişeli birisi.
Tam cevap vereceğim an içinde bulunduğum tehlikenin farkına vardım.
Hmm? Şu anda Shion bana sarılmış bir halde değil mi…?
Eğer [Berbat] diye yanıt verecek olursam… acaba neler olur…
Olabilecekler ürpertici bir şekilde aklımda gezindi.
Sinirinden beni patlatana kadar sıkmaz mı?
Kahretsin!! Beni gardım düşükken yakaladı!!! Hiroaki sitili bir tuzağa düşürdü. (TL: Hiçbir fikrim yok)
Ne desem ki, nasıl cevap versem?
Aynen! [Ulu Ermiş] kesin iyi bir cevap bulur.
Diye düşündüm ve [Ulu Ermiş]’i aktive etmeye çalıştım ama cevap vermedi.
Bu… ne demek ki…? Hey [Ulu Ermiş]!!!
≪Bildiri. Özel Yetenek [Ulu Ermiş] Nihai Yetenek [Raphael]’ e evrim geçirdi.
Sonuç olarak, [Ulu Ermiş] silindi ve artık kullanılamaz≫
Ah… Yeteneklerim bile mi evrim geçirdi?
Ama “Raphael” ha? Bir meleğin ismine sahip; baya harika bir şeymiş gibi gözüküyor.
Bu bir yana, şu anda önemli olan hayatımın tehlike altında olduğu bu tehlikeli durum içerisinden kaçmak.
Pekâlâ, Raphael, Shion’ u kandırabileceğim en iyi cevap ne?
≪Çözüm. Bazı hesaplamalardan sonra, istenen tarzda bir yanıt bulunamadı.≫
Ne kadar da kullanışsız~!!!
Ulu Ermiş bu tarz durumların üstesinden gelmekte iyi değildi, Raphael’ de aynı.
Cidden, o zaman evrim yetenek kabiliyetlerinde değişiklikler yapmadan (parametrelerini arttırmadan) sadece adını mı değiştirdi!
Tabi ki aramızdaki bu muhabbet saliselik bir şekilde gerçekleşti.
[Eh? Nolmuş benim yemeklerime?]
[Hmm? Ah, en son yemeklerini tatma fırsatını baya uzun bir zaman önce elde etmişti Rimuru-sama öyle değil mi, görünüşe göre bir daha tatmak istiyor. Bu şekilde ne kadar emek harcadığını Rimuru-sama’ ya gösterebilirsin.
Kesinlikle Rimuru-sama’ da memnun bir şekilde yemeklerinin tadına bakacaktır, öyle değil mi?
Ve bunu aklında kalsın diye söylüyorum, ben tokum!]
Benimaru bunun gibi hınzır şeyler söyledi.
Ve kendisini de durumun dışına çıkarmayı başardı… bu eşek!
Yani… Tam iyi havamda uyanmışken bir daha sonsuz bir uykuya sürülmek istemiyorum!…
Shion mutlu bir şekilde Benimaru’ nun teklifini kabul etti ve acele içerisinde “Beni tercih etti!” diyerek koştu gitti. (TL: Shuna ile yemek konusunda yarışıyorlardı, tercih etmek oradan geliyor)
İnanılmaz bir korkunun bedenimi ele geçirdiğini hissettim.
[Hey, ne yapıyorsun! [Berbat] diye cevap veremeyeceğimi biliyorsun!
Beni isteyerek bu tuzağa sürükledin öyle değil mi Benimaru!]
[Hahaha, neden bahsettiğiniz hakkında hiçbir fikrim yok. Yani, o kadar uzun zaman olmuş öyle değil mi? Tadına bakmak istersiniz diye düşündüm o kadar. Devamlı ben tattığımdan [Zehir Dayanıklılığı] yeteneğini elde ettim….]
Dedi Benimaru uzaklara bakarken.
B-Benimle dalga mı… geçiyorsun; [Zehir Dayanıklılığı] mı?
Shion’ un yemekleri = zehir mi?
Uyandıktan sonra kendimi bu durumda bulmam nasıl bir trajedidir.
Kendimi bir başka tehlikenin içinde bulmak için mi o kadar tehlikelere göğüs gerdim?
Yeniden doğanlar selamlarını sunmak için yanıma geldi.
Aura’ ları biraz değişmiş olmasına rağmen kişilikleri aynı gibi gözüküyor.
Hafızalarında eksiklikler yok ve ruhları da bedenlerine işlenmiş.
Ancak her biri Ekstra Yetenek [Mükemmel Hafıza]’ yı edinmiş.
[Bu yüzden ne kadar ölürsek ölelim yeniden doğacağız!]
Sanki şakasına bunu dediler,bu bir şaka deme… yoksa değil mi?
Ekstra Yetenek [Mükemmel Hafıza] Ruh Hafızası ile alakalı bir yetenek.
Normalde imkânsız olan bir şeyi, ruhani yaşam formları için olan bir yeteneği elde etmişler.
Her biri selamlarını sunduktan sonra festival hazırlıklarına geri döndüler.
Yeni elde ettikleri yetenekleri kutlamak gibisinden bir festival yapmaya karar vermişler.
Ama bu festival için garip, komik isimler buldular; [İblis Lordunun Doğum Günü Partisi] ve ya [Rimuru-sama’ ya Tapmaya Devam] gibisinden, bütün içtenliğimle onları durdurmak istedim.
Aman neyse, iyidir.
Bugün istedikleri gibi eğlenebilirler, sonuçta çoktan festival havasına girmişler.
Festivalleri çok seven Japonlardan olduğumdan, herhangi bir neden bir festival yapmak için yeterli olacaktır; özel bir nedene gerek yok.
Sonuçta içmek için herhangi bir neden bulmak (yaratmak) her yetişkinin kanında olan bir şey.
Yardım etmeyi teklif ettim ama aşırı bir saygı ve hürmet ile beni geri çevirdiler.
Yani, festival hazırlıklarında çok iyi olduğumu da söyleyemem, bu yüzden teklif ettikleri gibi dinleneceğim.
O sıralarda, arada gözümün kestiği birisi bana doğru koştu,
[Uyanışınız beni sonsuz bir mutluluk ile dolduruyor.
Bir İblis Lordu olarak yeniden doğuşunuzu en içten şekilde kutlamama izin verin lütfen.]
Dedi, içten bir şekilde önümde eğilirken.
Bu da kim? Baya üst sınıf bir İblis gibi görünüyor ama hatırlamıyorum…
[Ve lütfen kabalığımı mazur görün ama hizmetkârınız olma isteğim hakkında…
Acaba cevabınız ne olacak? Kararınızı verdiniz mi?]
Benim hizmetkarım mı olmak istiyor…?
Umm, bir ve ya iki üst sınıf İblis çağırdığımı hatırlıyorum da…
Ama ona nasıl bakarsam bakayım onlardan açıkça çok daha üstün bir İblis?
O sıralar uykulu olduğumdan çok iyi göremiyordum, yani, onlardan birisi olabilir mi…?
[Sen askerlerin cesetleri üzerinde çağırdığım İblis misin?]
[Dediğiniz gibi, gerçekten harikulade bir yemekti.
Sonuç olarak fiziksel bir şekilde somutlaşmayı başardım.]
[Ah, öyle mi, harika.]
Diğer ikisine de ne oldu?
≪Çözüm. Gizli〈Yeniden Doğuş〉büyüsü gereken enerjiye sahip değildi. Bu nedenle, İblislerin de isteklerini yerine getirmek için, enerji miktarını sağlamak için kullanıldılar ve silindiler. ≫
Vay.
Raphael bunun gibi bir şeyi mutlu bir ses tonu ile söyledi.
Ulu Ermiş’ ten bile kalpsiz çıktı; ne kadar fena bir kişiliğe sahip.
Biraz önce ne kadar kullanışsız olduğunu söylesem de beni gölgelerin içinden hep desteklemiş.
Kullanışsız olduğunu söylediğim için kusuruma bakma.
Ancak, sadece bana hizmet etmek istedikleri için bu İblislerin yok edilmiş olması biraz üzücü…
[Pekâlâ, anladım. Şu andan itibaren benim hizmetkârlarımdan birisisin.
İsmin nedir?]
[Ah! Çok kibarsınız ancak ben sadece isimsiz bir İblisim.]
Hmm? Üst Rütbeye sahip bir varlık ancak bir ismi yok ha.
Yapacak bir şey yok, ona bir isim verelim.
Ama nasıl bir isim iyi olur ki?
Bildiğim İblisler… İnsanlığın dostu olan bir tane biliyorum.
Bunu kullanırsam telif hakkı ihlalinden içeri atmazlar değil mi? Ama burası başka bir dünya olduğundan büyük olasılıkla dava edilmeyeceğimdir…
Aman her neyse,
[Pekâlâ, o zaman sana bir isim vermemde bir sıkıntı görmezsin herhalde?]
[Gerçekten bir isim bahşedecek misiniz? Bu hayal edebileceğim en harikulade hediyedir!!!]
Güzel yüzü mutlu bir şekilde gülümsedi.
Aynen, cidden canavarlar tarafından sevilmeye meyilliyim.
Ciddileşme zamanı.
Pekala….
[İsmin Diablo olacak.
Bu ismi kabul et ve benim gardiyan hizmetkârım haline gel!]
Bunu dediğim anda baya büyük bir miktar büyü enerjim gitti.
Bu hisse cidden alıştım artık, ama hey sadece yarısını aldı neredeyse, yani o kadar da kötü değil.
Demek istediğim, Üst Sınıf bir İblis olduğundan hepsini falan alacağından endişelenmiştim ama…
Eğer doğru bir şekilde hatırlıyorsam Üst Sınıf İblis Beretta’ ya isim verdiğimde büyü enerjimin sadece 1/3’ ü kalmıştı.
≪Çözüm. Şahıs: Diablo zaten bir Baş İblis. Evrim sonucu Efendimin büyü enerji miktarı aşırı derecede gelişti.
Normal miktarı (Başlangıçtaki hali) ile karşılaştırıldığında şu an on katı daha fazla büyü enerjisi mevcut.≫
A-anladım.
Raphael biraz önce istediği için mi bir açıklamada bulundu, ben daha sormadan… Ama görünüşe göre cidden özrü olmayan bir şey söylemişim ona karşı.
Demek istediğim on katı olmasına sevindim ama bunun yarısını mı aldı?!
Yani… bu kesin “Ah yine yaptım işte” gibisinden bir his deme?
Aşırı güçlü bir İblis olacaktır kesin.
Önümdeki İblis, diz çökmüş bir şekilde hareket etmeyi durdurdu. Siyah bir koza bedenini sardı, evrim için mükemmel ortam sağladı.
Aynen, al işte yine yaptım yapacağımı.
Aptallığa çözüm yok, yani bu konu hakkında yapabileceğim başka bir şey yok.
Eğer kontrol altından çıkarsa onu durdurabileceğime inanalım.
Evrim hemen bitmeyecek gibi olduğundan onu orada bıraktım.
Şu andan itibaren canavarlara isim verirken dikkatli olalım!
Bunu kendi kendime söz verdim ama tutabileceğime olan inancım az.
Diablo’ yu tamamen unutarak festival hazırlıklarını izlemeye daldım.
Herkes mutlu bir şekilde hazırlıklar ile uğraşırken ben Shion’ un hazırladığı önümdeki yemek yüzünden endişe ve korku duyuyordum.
Al işte geldi, o korkulan Shion’ un yemeği… aynı zamanda dünyadaki en tehlikeli silah olarak da biliniyor.
Mutlu, memnun bir gülümseme ile bana söz konusu olan yemeği(?) getirdi.
Son dileğimi isteme zamanı, yemek önümde duruyor.
Buharlar çıkan yemeğe bakarken,
[B-bbbbbir dakika ~! Bu da ne? Bu da neyin nesi?]
Bu yemek denen şey değil.
Buna kimsenin yemek demesine izin vermeyeceğim.
Çorbamsı bir şeyin içinde yüzen bir sürü şey, ne yapmaya çalışıyordu ki… Bir çeşit yahni mi?
Dinle bakalım ufaklık, birisi yemeğini yargılamaya başladığı an çoktan o yemek yemek olmaktan çıkmıştır.
[Hey, hey! Shion, bir dakika. Sormak istediğim bir şey var.
Daha önce hiç “malzemeleri yemekten önce hazırlamak gerek” gibisinden bir şey duymuş muydun?]
[Tabi ki, Rimuru-sama! Nasıl gözüküyor ama? Leziz değil mi?]
[Seni ahmak!
Neden havuçlar, patatesler, biberler, soğanlar ve diğer malzemeler bütün bir şekilde bunun içinde yüzüyor?! Görüp de ne olduklarını anlamamız için mi ha?
Önce kabuklarını soyman ve kesmen gerek!]
Diye haykırdım.
Ve Benimaru’ yu yürürken görünce,
[Benimaru bu da neyin nesi? Açıkça bir ilerleme kat edilmemiş?]
Kelimelerimden sanki tereyağından kıl çekermişçesine kaçarak Benimaru omuz silkti,
[Yok, elimden hiçbir şey gelmez, imkânsız.
Bir duvara çarptık, adı gerçeklik olan bir duvara.
Bu dünyada imkânsız olabilecek bir şeyin olmadığını düşünüyordum ama bu kez kesinlikle yenilgiyi tattım.]
Dedi kaçamak cevaplarına devam ederek.
Adı gerçeklik olan duvar” mı? Benimle dalga geçmeyi bırak.
Yemek zorundayım, ha…?
Shion’ a baktığımda gözleri yaşlanmıştı ve titriyordu.
Bir seçeneğim yok, bir keşiş gibi kalbimi bilinmezlere açık tutarak Nirvana’ ya ilk adımımı atmaya karar verdim.
[Anladım, yiyeceğim.
Ama bir dahaki sefere en azından lütfen malzemeleri doğru bir şekilde hazırla…]
[Umm, bu konu hakkında. Denemesine denedim ancak binayı da birlikte kestim…]
[Ha?]
[Yok, “Herkül’ ün Öfkesi” baya keskin ancak biraz fazla uzun…]
Arkasındaki Odachi’ yi göstererek bunları söyledi.
Bununla mı yemek yapıyordu… yok bununla mı yemek yapmaya çalışıyordu?!
Benimaru’ ya baktığımda sanki pes edermişçesine kollarını havaya kaldırdı.
Ne kadar da güvenilmez birisi, gözümde daha da düştün.
[Kılıç yemek yapmak için bir alet değildir. Anladın mı?
Muhakkak orada burada bir bıçak vardır?]
[Yok, “Herkül’ ün Öfkesi”’ni (Odachiyi) kullandığımdan başka bir şey kullanmak sanki onu aldatmak gibi olacağından…]
[Ah öyle mi, bende sana bir bıçak hediye etmeyi düşünüyordum ama herhalde artık buna gerek kalmadı.]
[Öyle demek istemedim! “Herkülün Öfkesi” onu aldatmam konusunda hemfikir, aynen öyle dedi!]
[Anladım… Sana yakın bir zamanda bir bıçak vereceğim, bu yüzden lütfen yemek yaparken onu kullan.]
Ne kadar da iyi kalpli.
Bu sorunun üstesinden gelecektir, en azından malzemeleri doğru dürüst hazırlar.
Eğer bu yemeği yersem… hayır buna yemek demeyi reddediyorum!… Eğer bu şeyi yersem [Zehir Dayanıklılığı]’ nı bende elde ederim herhalde.
Hem bu sonra işe de yarar.
Yapacak bir şey yok, bir İblis Lorduna evrim geçirdim bunu yemekten ölmeyeceğimdir.
İnsan halime dönüştüm ve yemeye hazırladım kendimi.
Kendimi olacaklara hazırlarken tanımlanamayan maddeleri ağızımda karşıladım.
Çiğnemeden yuttum… Ha? Burada yanlış bir şey var.
Bu şey baya lezzetli.
İ-İmkânsız! Yenilemeyecek bir görüntüye sahip.
Gözlerimi açtım ve aşırı bir özen ile başka bir kaşık daha aldım.
Leziz…
Benimaru bana bakıyordu sanki ölünün arkasından dua edermişçesine – gözleri iyi olup olmadığımı soruyordu.
Yani Benimaru tattığında baya kötü müydü?
Shion’ un yüzünde zaferiyle övünen bir gülümseme vardı.
Bu biraz sinirimi bozdu.
p-456
[Shion, bu da ne…
Görüntüsüne zıt, neden leziz?]
Fufufu, aslında…
Dedi ve açıklamasına başladı.
Kısacası, evriminin yarısında en içten isteklerini ifade etmesi gerektiğinde yemeklerinin leziz olmasını dilemiş.
Hasat Festivalinde bunun gibi bir şeyi dileyen sadece odur kesin.
Cidden ne düşünüyordu ki?
Ama herhalde bu ona yakışır bir davranış; yok, zaten Shion böyle birisi.
[Ehehe. Bu şekilde bu yeteneği elde ettim.
İsmi, Özel Yetenek [Aşçı].]
O kadar şaşırdım ki söyleyecek bir şey bulamıyorum.
Yemek yapabilmek için bir özel yetenek elde etmek, bu nasıl bir inat?
Konu hakkında daha fazla açıklama yapmasını istediğimde, her ne kullanırsa kullansın leziz olduğunu öğrendim.
Shuna bunu öğrendiğinde ağlayacak gibi olmuş gözlerini bir umutsuzluk ve nefret kaplamış. Yani, başarıyı elde etmek için çalışan birisi için bunun gibi bir yetenek affedilemez.
Ama Shion kendisini geliştirmek için tamamen farklı bir yöne sapmış.
Yani, ne desem ki, kendine yaraşır hareketler.
Gün festivalin hazırlıkları ile geçti ve akşam geç saatlere kadar festival devam etti.
Birkaç gün önceki trajedinin havasını tamamen silerek şehir güler yüzler ile şenlendi.
Youmu ve Ellen de festivale katıldı ve eğlendi.
Yarın yapılması gereken daha çok şey var ve gelecek hakkında da konuşmamız gerek,
Ama şimdi değil,
Şimdi, eğlenebildiğimiz kadar eğlenelim.
Bu bizim yaşam biçimimiz.
☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽



Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm