071–Filiz Veren Ben

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode




071–Filiz Veren Ben




Çevirmen: Bakakuun
.
.
.
(Kanlı Gölge üyelerinin) Her biri bütün gücüyle kaçtı.
Canavarları katletmek için güçlendirdikleri, övündükleri bacakları şimdi oradan kaçmak için kullanıyorlardı.
Gözlerinin önünde inanılmaz bir şey gerçekleşmişti ve buna karşı beyinleri içgüdüsel olarak kaçmalarını tembihlemişti.

Bu yüzden, her ne olursa olsun buradan kaçmalılardı.
Sanki bir İblis Lorduymuş gibi onların benliklerini, yaşayanların olduğunu fark ettiği an hayatta kalmak için herkes kaçmaya başlamıştı.
Hayatta kalanlar birdenbire harekete geçmişti.
Az da olsa bunun hayatta kalma şanslarını arttıracağını hesaplamışlardı, bunu düşünmüşlerdi.
Bunun gibi bir canavarın burada olacağını duymamışlardı.
Işığın parladığı an binlerde asker hayatını kaybetmişti. Korkuya karşı dayanıklı olanlar bile paniğe karşı gelememişti.
Kalplerinin karanlığa gömülmemesinin tek nedeni itaat ettikleri Efendileri idi; Sakaguchi Hinata.
Hinata onlardan nefret ediyordu, bir solucanmışçasına davranılsalar bile bu onları sinirlendirmenin aksine memnuniyet ile dolduruyordu.
Bu apaçık ortada olan bir şeydi.
Hinata’ nın soğukkanlılığı ve gücü nedeniyle ona çekilmişlerdi, ondan korktukları için ona itaat ediyorlardı.
Kendileri de güçlü kişilerdi ve savaş gücü olarak bakıldığında bir Kutsal Şövalye’ ye bile karşı gelebilirlerdi.
Ancak bir grup olarak bile Hinata’ ya karşı gelemezlerdi.
Bu onlar içinde mutlak korkuyu yaratmıştı.
Memnuniyetsizlik gibi bir şey düşünmeleri mümkün değildi.
Onlar tarafından fark edilmese de bu korku sayesinde şimdi hayatta kalabilmişlerdi.
Korku nedeniyle kalpleri karanlığa gömülecek (umutlarını kaybedecek) olsa çoktan ölmüş olurlardı.
Hinata’ ya durum hakkında haber yetiştirme arzuları onları ayakları üzerine dikmişti.
Eğer söz konusu Hinata ise onun bu canavarı alt edebileceğini düşünmüşlerdi.
Ancak, bu kimseler umutsuzluğu tadacaktı, çünkü onları kovalayanlar gözünde sadece basit birer avlardı.
Sadece tanınmak için hayatta tuttukları ezik avlar.
Bir ses bile çıkarmadan iblis avını kovaladı.
Uzun zaman sonra ilk avı – Eğer eğlenmezsem yazık olur.
Harikulade bir sofra sunulmuştu ona – Fazlasıyla memnunum.
Bu av iyi bir yemek sonrası egzersizi olacak.
[Kufufufu. Bu harikulade değil mi? Lütfen beni eğlendirin~]
Diye mırıldandı çarpık bir yüz ifadesi ile.
Gülümsemesi gözlerini dikenlerin ruhunun köküne korku salacak cinstendi.
Şimdiden, onun gibi iki iblis daha serbest bırakılmıştı, avının kaçmasına imkân yoktu.
Kaçmakta olan adamların önünde iki iblis yolu kesiyordu.
[Boyutsal Yolculuk]’ u kullanarak önlerinde belirmişlerdi.
Arkadaşlarını geride bırakan sabırsız kimseler çoktan yok olmuşlardı.
Akıllarındaki korkunun sembolü Hinata’ yı hatırlayarak zihinlerini açık tutmaya çalışıyorlardı:
Durum onlar için iyiye gitmeyecekti.
Ancak, Kilise adına çalışmak Kanlı Gölgelerin kendilerine olan güvenlerini kazanmalarını sağlamıştı.
Anında İblisin kimliğini anlamayı başarabilmişti.
Bu Üst Sınıf bir İblisti.
Tehlikeli bir düşmandı ama onlardan üç kişi vardı.
Onlara karşı 1v1 de yenebilirdi ama 3v2’ de kaybetmelerine imkân yoktu.
[Tch! Zor bir düşman çağırmış!]
[Ancak, bizi şahsen kovalamıyor, belki de fiziksel olarak yorulmuştur.]
[Aynen, o kadar savaştıktan sonra büyü enerjisini tüketmiş olmalı, en azından ben öyle olduğunu duymuştum.]
Birbirleri ile konuşurken Üst Sınıf İblis savunmaya dayalı (defansif) bir poz aldı.
Üst Sınıf İblis hareket belirtileri göstermedi, bunun nedeni sınırlı bir alan içerisinde hareket etmeleri emredilmişti.
Arkalarından yaklaşmakta olan güzel iblis bu nedenlerden biriydi.
[Kufufufu. Kovalamaca sonuna mı geldi? Pekâlâ, o zaman, sizi yakalamama izin verin. Eğer karşı koyarlarsa istediğinizi yapabilirsiniz ancak onları öldürmeyin, sonuçta çekecekleri acıyı sonlandırmak istemeyiz, buna dikkat edin.]
Çarpık bir gülümseme ile cinsiyeti belirlenemeyen güzel iblis bunu söyledi.
(Kanlı Gölge üyeleri) Gözleri önünde gerçekleşeni görünce kendisine hâkim olamadı ve bacaklarındaki güç gitti.
Hayıflanacak güce bile sahip olmadığından karşı koymayı bile düşünmüyordu, o anda ruhu karanlığa gömülmüştü.
[*İlginç ağlama-vari sesler*]
Korkuları nedeniyle çıt çıkmıyordu.
Bu üç kişi Kilisenin pis işlerinin üstünden gelen kötülükleri ile nam salmış katillerdi. Canavarlara karşı üstün savaşma kabiliyetlerine sahiplerdi.
Gözleri önündeki şeye şahitlik ettikleri anda anladılar.
Tersine, diğerlerinin ölümlerine tanıklık etmiş olmaları takdire şayan idi.
Üst Sınıf İblis sadece hizmetkârlardan biriydi, gözleri önündeki İblis tamamen bambaşka bir sınıftaydı.
Bu benliğin varlığı şu şekilde adlandırılabilirdi; Baş İblis.
Hem ruhlar dünyasında hem de insanların yaşadığı somut dünyada yaşayan bir benlik, iblislerin üzerinde yer alan bir canlı.
Ruhani bir varlık, yeniden doğmadıkça bu dünyanın kanunlarından etkilenmeyen bir canlı.
Özünde ruhlarla aynı seviyede olan bir varlık.
Büyü enerjisi ile çağrıldığında yapabileceği tek şey kısa bir zaman geçici bir somut beden elde ederek çağrılma amacını gerçekleştirmekti.
Ancak, somut dünyada fiziksel bir beden elde edenler de mevcuttu.
En eski İblis Lordlarından biri buna kanıt; bu İblis Lordu eski benliğinden, Baş İblis oluşundan kalıntıların olduğuna emin.
Baş İblisler, İblisler içerisinde bir otorite temeliydi.
Resmi olmayan bir şekilde varlıkları doğrulanmış, sadece birkaç kalıntılarda varlıklarından bahsedilen yarı-efsanevi canavarlardı.
Güçleri “A+” Sınıfında ve İblis Lorduna evrim geçirmeden ki benliklere eşit olduğu söyleniyordu.
Güçleri eski İblis Lordları efsaneleri olarak kalmıştı; sayısız şehri yerle bir edebilen tek bir İblis.
Hem efsanelerde hem de gerçekte İblis Lordlarının en güçlüleri oldukları söyleniyordu.
Bir İblis Lordu seviyesinde olan bir benlik, Baş İblis gözlerinin tam önündeydi.
Tabi ki bunun gibi bir şeyin burada olacağını bilmiyorlardı ancak bedenini saran siyah aura kolayca fark edilebilen bir şeydi, şüphesiz bir Baş İblis ortaya çıkmıştı.
Galibiyet için bir olasılık yoktu, bunu bırakın, kaçmak imkânsızdı.
Afet Sınıfı bir canavar ile yarışır bir benlik.
Bunun gibi bir canavar düşmanları olacağına 100 tane Üst Sınıf İblis çok daha iyi olurdu.
Kaçışları sona eren Kanlı Gölge üyeleri bütün umutlarını bıraktı ve yere yıkıldı.
Adamların durumlarına memnun bir şekilde bakan İblisin yüzünde çarpık bir gülümseme vardı.
İblis üç kişiyi yakaladı ve hizmetkârları onları şehre götürdü.
Hizmetkârlarından birisi yakalanan adamları hapsetmek ile görevlendirilmişti.
* * *
Benimaru’ nun gözleri önünde Rimuru’ nun bedeni Slime bedenini andırmayacak garip ve değişik değişimler yaşadı.
Bir süre sonra bu değişim sakinleşti, eski yuvarlak haline geri döndü.
Ancak bu sefer kırmızı, mavi, sarı, yeşil ve mor gibi şüpheli renklere bürünmüştü – aynı zamanda siyah ve beyaz tonları da mevcuttu.
Ve bu şekilde bir süre geçti. Bu süreçte zaman kavramalarını kaybetmişlerdi.
Ne kadar zaman geçtiği hakkında endişelenmeye başlamışlardı.
《Dikkat. Şahıs: Rimuru Tempest’ in İblis Lorduna Evrimi tamamlandı. Alakadar canavarlara hediyeler bahşedilecektir.》
“Dünyanın Sesi” yankılandı.
Birden bire dayanılmaz bir uyku hissettiler.
Görünüşe göre Rimuru’ nun evrimi başarılıydı, diye düşündü Benimaru.
Sırada kendileri vardı ama bu kadar uykulu hissedeceklerini bilmiyorlardı (bunu tahmin etmemişlerdi).
Bu şekilde uyuma arzusuna karşı gelemeler.
Ancak, Benimaru Rimuru’ ya bir söz vermişti, uyumayı göze alamazdı.
O sırada Rimuru’ nun bedeni göz kamaştırıcı ışık huzmeleri yaydı.
Işığın parlaması bitince muhteşem bir güzelliğe sahip uzun, parlak gümüş saçlara sahip bir benlik ortaya çıktı.
Maskesini çıkardığında, Rimuru olduğu anlaşıldı.
Gümüş saç yanaklarının üstünden akıyordu adeta, kutsal bir güzellik gösterisiydi bu.
Bu benliğin bir cinsiyetinin olmaması ne kadar kötü, diye düşündü Benimaru.
《DİKKAT. Gerisini bana bırak, lütfen uyu.》
Kafasının içinde bir ses yankılandı.
Bu ses Benimaru’ ya derin bir güven hissi verdi.
Benimaru, ses tarafından rehberlik edilerek, dayanılmaz uykuya kendisini teslim etti.
Benimaru’ nun uyarıldığı anda Rimuru çevresine dikkatlice baktı, kimsenin uyanık olmadığından emin oldu.
Sadece Myulan uyanıktı, etrafa bakıyordu, gözlerinin önünde gerçekleşen bu inanılmaz sahneye tanıklık ediyordu.
Fazla yoğun büyü enerjisinden korunak için Youmu hariç bütün insanlar çoktan sığınaklarda yerlerini almışlardı.
Bu nedenle orada uyanık olan sadece Myulan idi.
Rimuru’ nun dış görüntüsüne sahip benlik cansız gözlerle bunu doğruladı.
Yavaşça kollarını açmaya başladı.
Uzun saçı arkasına doğru kaydı ve etrafına ışık yayan bir meleğin kanatlarını andıran kanatlar sırtında kendisini belli etti.
《DİKKAT. Bilgelik (Hikmet) Lordu Rafael emretti, Aç Gözlü Kral (Beelzebub) bariyer içerisindeki bütün büyü enerjisini özümseyecektir.》
Emriyle birlikte Açgözlü Kral verilen görevini gerçekleştirmeye başladı.
Düşünülemeyecek miktarda güç serbest bırakılmıştı.
Ancak bu sefer bu yeteneğin kullanılmasının arkasında bir neden vardı.
Bu Bilgelik Lordunun hesapladığı sonuçlar doğrultusundaydı.
Tempest şehrinin içsindeki bütün büyü enerjisi özümsenmişti, Açgözlü Kral’ın yeteneği durdurulmuştu; sanki alanda hiçbir şey yoktu – bir hiçliğe bürünmüştü.
Rimuru’ nun dış görünüşüne sahip bilinçsiz Efendisine yardım eden Raphael idi.
Raphael Shion’ un aslen yattığı yere yürüdü.
Elleri bu alan üzerinde gezinirken analiz başladı,
Dikkatlice, Lordunun arzularını gerçekleştirmek için.
Myulan bu benliği şaşkınlık içerisinde izledi.
Bariyer içerisinde olduklarından özümsenme riskleri vardı ama yine de…
Bu pek mümkün değildi.
Efendisi bilinçsiz bir haldeyken yeteneği amaçları doğrultusunda hareket ediyordu.
Bu emir daha önce verilmiş olsaydı bu anlaşılırdı ama bu böyle bir şey değildi.
En önemlisi, bu benliğin kutsal varlığı Rimuru’ nunkinden çok farklıydı.
Bir canavar yerine bir ruha daha çok benziyordu.
Çok ciddiye alınmayacak bir şeydi, yine de bunun es geçilecek bir şey olmadığını hissetti.
Ancak, Myulan araya girmeden sadece izlemeye devam etti.
* * *
Benimaru’ nun ricası üzerine Youmu şehrin çıkışında bekliyordu, yanında iblis Grucius vardı.
Kaçmakta olan Farmas Kralı yakalandığından bir daha kaçmaması için onu gözetmeleri istenmişti.
(Ranga) Rimuru’ nun çağırdığı iblis tarafından kovalanan üç kişi daha olduğunu duymuştu.
Ve bu şekilde bu bilgiyi aklında tutarak Ranga uyudu.
Aslında beklemeyi düşünmüştü ama hediyenin bahşedilmesi için uyuması gerekliydi.
Aynı zamanda dayanılmaz bir uyuma arzusu onu ele geçirmişti.
Onu izlerken,
[Ama, cidden bir İblis Lorduna evrim geçirmesi, ben bunun bir efsaneden ibaret olduğunu düşünüyordum…]
Grucius hayranlık içerisinde iç çekerken mırıldandı.
Büyü enerjisinin yoğunluğu feci olsa da Youmu tam şehrin dışında olduğundan konuşmak mümkündü.
Bu konu hakkında Youmu hiçbir şey duymamıştı, bir söylenti bile.
Gizli konulara alışık olsa bile daha hiç bilgisi olmadığı şeyler de mevcuttu; İblis Lordunun evrimi gibi.
Rimuru Danna, bir İblis Lordu ha, duygusal bir şekilde eskiyi andı.
[Ama, Danna evrim geçirse bile hiçbir şey değişmeyecektir.]
Bunu söyledikten sonra derin bir düşünceye daldı.
Grucius bir kahkaha ile kafa salladı.
[Kesin, kesin.]
İkisi de Rİmuru’ nun değişmeyeceği hakkında aynı düşünceye sahipti ve bunun gerçekleşmemesini umut ediyorlardı.
İkisinin de aynı şeyi aklından geçirmiş olması ikiliyi memnun etti; aklın yolu bir sonuçta.
[Shion, umarım yeniden doğar…]
[Endişelenecek bir şey yok. Canavarların insanlara göre daha inatçı olduğunu biliyor muydun?]
Dedi Grucius gülerek.
Bu sahip olması naif –vurdumduymaz- bir fikirdi ve Grucius da öyle gözüküyordu.
[Pekâlâ, (bundan daha önce bahsetmemiştin) hangi İblis Lorduna hizmet ettin? Söyleyebilir misin?]
İçinde ukde olan bir şeyi sordu,
[Ah! Fark ettin ha.
Herkes bu konuyu es geçti…
İlk başta sizi kandırmasının ne kadar kolay olduğu canımı sıkmıştı. Ama aslında, ben…

….
……
Sonra İblis Lordu Karion’ un altında istediğim gibi hareket etmem emredildi.
Bu şekilde İblis Lordu’nun bir dahaki emrime kadar Youmu’ nun altında çalışmaya karar verdim.]
Youmu kafa salladı,
[Sana yardım etmiş olmaktan memnunum ve bundan sonra da sana ihtiyacım olacak.]
İkili sıkı bir şekilde el sıkıştı.
Grucius ve Myulan,
Bundan sonra bu ikili Youmu’ yu destekleyecekti.
.
İkili muhabbetlerine devam ederken,
[Oya, bir şey teslim etmeye mi geldiniz?]
Bir ses yankılandı.
Gördüğü şey güzel bir iblisti.
Youmu’ nun gözlerinde bu üst sınıf İblis asaleti temsil ediyordu.
Ancak, Grucius’ un görmekte olduğu şey farklıydı.
Karşısındakinin büyü enerjisini hissettiğinde bedenindeki bütün kıllar adeta ürperişini paylaştı.
[Oi oi, seni buralarda ilk kez görüyorum. Bir Baş İblis misin? Burada ne yapıyorsun?]
Grucius daha hala genç bir İblisti, bir İblis Lordu ile muhabbet edecek tecrübeye sahip değildi.
Milim hakkında da hiçbir şey bilmiyordu, dünya hakkında bilmediği çok şey vardı.
İlk kez bir Baş İblis ile karşılaşmıştı, yine de arz ettiği tehlike tek bir bakış ile fark edilebiliyordu.
[Kufufu. O kadar gergin olmana gerek yok.
Ben sadece Rimuru-sama tarafından çağırılmış isimsiz bir iblisim.
Arkamdakiler ise işimin bir parçası.
Sadece Rimuru-sama’ ya işine yarayabileceğimi göstermeyi umuyorum.]
Ses sevecen ve arkadaşçaydı.
Ama dikkatlice incelediğinde, bu güçlü iblise bakmış olan (Kanlı Gölge üyeleri) bayılmıştı.
Bir büyü kullanmamıştı, büyük olasılıkla bir Majin’ in savaş kabiliyetine sahipti. (TL: Majin = İblis Tanrısı).
Bu bir Baş İblis ha? Bunun şakası olmazdı.
Diye düşündü ama hiçbir şey söylemedi Grucius.
Karşı koymak gereksizdi, bu yüzden Grucius gerginliğine devam ederken Youmu karşısındaki şahsa güvendi.
Farmas Kralı hizmetkârları tarafından alındı.
Bunun gibi bir konuşma geçerken bariyer birden bire yok oldu.
Görünüşe göre bir şey olmuştu.
Grucius ve Youmu birbirine baktı ve şehir merkezine doğru koşmaya başladı.
İblis koşmadı, sakin bir şekilde [Boyutsal Yolculuk]’ u kullandı.
Boyutlar arası nasıl gidilebileceğini anladıktan sonra bu uygulanması kolay bir şeydi.
Boyutsal yolculuk ile Rimuru’ yu ilk bulan o oldu ve ona yaklaştı.
Bir bakışta ilk fark edilen şey güzel gümüş saçlara sahip olmasıydı ve ölü canavar için sanki bir çeşit ayin yapıyordu.
Harikulade (güzel) , bu izlenimi uysalca benimsedi. Bu sahneyi büyük bir sevinç içerisinde şahit olmaya devam etmek istedi ancak daha fazla dayanamadı.
Sessizce yaklaştı rahatsız etmemek için ve diz çöktü.
[Geri döndüm, Efendim.]
Diye seslendi Efendisini rahatsız etmemeye dikkat ederek.
Seremoninin sonunu beklemeliydi ama endişeliydi,
[Kabalığımı affedin ancak, görünüşe göre yeterli büyü enerjisi yok gibi gözüküyor.]
İblisin şahit olduğu bu seremoni büyük olasılıkla (sırları zaman ile unutulmuş ve artık bilinmez hale gelmiş)〈Ruhun Geri Çağırımı〉idi.
Ölüyü yeniden diriltmeden önce bu seremoni ruhun mükemmel bir kopyasını yaratmaya çalışıyordu.
Eğer başarısız olursa diriltilecek olan şahıs tamamen farklı biri olabiliyordu ve ya bir canavara bile dönüşebiliyordu.
İnsanların asla anlayamayacağı bir bilgelik ile yaratılmıştı bu gizli büyü.
Tabi ki kullanabilmek için büyük miktarda büyü enerjisi gerekiyordu ve bu enerjiyi kontrol edebilmek için gereken büyü enerjisi ise hayal bile edilemezdi.
Bu nedenle bu büyüyü sadece İblis hanesinde ruh manipülasyonunda en yetenekli olanlar kullanabiliyordu.
《Evet. Tamamen diriltebilmek için gereken enerjinin yetersiz olduğu doğrulandı. Bu nedenle bir miktar hayat enerjisi büyü enerjisi yerine kullanılacak.》
Bu kelimeler İblisin paniklemesine neden oldu.
[Lütfen biraz bekleyin Rimuru-sama! Kendi hayat enerjinizi büyü enerjisi yerine kullanmanız…
Evet! Daha iyi bir fikrim var!
Lütfen bunlarınkini kullanın!]
Bu fikir içerisinde mutluluğu bulan İblis Rimuru’ya bir öneride bulundu.
Üst Seviye İblisler arkasından ayaklandı ve önünde diz çöktü.
[Benim için size yardım etmiş olmaktan daha büyük bir sevinç düşünülemez.]
[…]
Rimuru, hayır Raphael gözleri kırmızı renkte parlayan İblisleri inceledi.
Bu güzel gözler içerisinde hiçbir duygu barınmıyordu.
《Anlaşıldı. Sunulan enerjinin boşluğu doldurmakta yeterli olduğu doğrulandı.》
Sonra, hiç karşı koymaksızın Açgözlü Kral (Beelzebub) tarafından özümsendiler.
Özümsendikleri an Üst Sınıf İblisler yok oldu ve saf enerjiye çevrildiler.
Efendisine yardım etmeyi başarabilmişti, dileği gerçek olmuştu. Enerji mutlu bir renkte parıldadı.
[Ah…! Sizi ne kadar kıskandığımı bilemezsiniz. Ancak, Lordumdanda beklenildiği gibi, önceki halinize göre çok daha güçlenmişsiniz (büyümüşsünüz)!]
Lordunun evrimine hevesli gözlerle bakıyordu.
Bir İblis Lordu olarak yeniden doğmak ve güzel bir Efendiye hizmet etmek, bunlar İblisin arzuladığı şeylerdi.
Bu arzuların gerçekleşebilmesi için işine yarayabildiğini gösterebilmişti.
Değerini gösterebilmek için elinden gelen her şeyi yapardı.
《Gerekli enerji miktarı doğrulandı. Şimdi <Ruhun Geri Çağırımı >başlayacaktır.》
Gerekli enerji miktarının sağladığını doğruladıktan sonra İblis hareketsizleşti.
Zamanı gelmedikçe eğer araya girerse başarısızlığa neden olacağından korkuyordu.
Gözleri önünde <Ruhun Geri Çağırımı> başarı ile sonuçlandı.
Şeffaf, güzel bir ışıktan oluşmuş daire, ince mor bir çeper ile kaplanmıştı; ruh çekirdek görevi görüyordu ve Astral Beden de onu koruyordu.
<Ölüyü geri diriltme > seremonisi devam etti ve Shion’ un ruhu bedenine geri döndü.
Başarı oranı %3.14’ ten azdı ancak bu olanak İblis Lorduna evrimden önce hesaplanmıştı.
Shion’ un ruhu, bahşedilen hediye sayesinde bütün hafızasına sahipti.
Bütün hafızasına sahip olmasına ek, ekstra bir yeteneğe de sahip olmuştu [Mükemmel Hafıza]. Bu öldükten sonra ruhun bedenine güvenli bir şekilde dönmesini sağlayan, kullanma sınırı olmayan bir yetenekti.
Bedeni ve ruhu bir kez daha bağlantı kurduğunda Shion’ un kalbi (çekirdeği) bir kez daha atmaya başladı.
Ve ölü yeniden doğmuştu.
Hayır, bu tam ruhun yok olmasına yakın gerçekleşmiş bir mucizeydi.
Rimuru ve diğerlerinin duaları boşa değildi.
Raphael bu başarı karşısında sevinç göstermedi.
Bu hesaplamalar sonucu elde edilmiş bir sonuçtu, sadece bundan ibaretti.
Bunu üzülecek bir şey olarak düşünmedi, başka bir şey olarak da algılayamıyordu.
Yine de… Bu duygusuz zihnin derinliklerinde bir ego köşeye sıkıştırılmıştı.
Kendi benliğinden şüphe eden küçük bir düşünce Bilgelik (Hikmet) Lordu Raphael bilmeksizin doğmuştu.
Bu ileride Bilgelik Lordu Raphael için önemli bir teklif (seçenek) haline gelecekti.
En çok hasarı alan Shion yeniden doğduğunda geri kalan 100 kişi de dirilmeye başladı.
Ruhları iyileşmeye başladı ve enerji ile dolan astral bedenleri ortaya çıktı.
<Ruhun geri Çağırımı>’ nı takiben <Ölüyü Geri Diriltme> seremonisi başlamış ve başarılı bir şekilde sonuçlanmıştı.
Canavarlar şehrinde var olanlar bunu bilmiyordu ama bu mucize onun, Raphael, tarafından gerçekleştirilmişti.
Bundan haberi olan sadece iki kişi vardı; Myulan ve İblis.
Myulan hiçbir ses çıkarmadan gözlerinin önünde gerçekleşen kesiti izliyordu, seremoni tarafından büyülenmişti.Düşünülemeyecek yüksek seviyedeki bu büyüye İblis Lordu Rimuru sayesinde şahitlik edebilmişti.Kendileri bir iblis seviyesinde değildi ve bir İblis Lordu olan Clayman bile yeterli değildi; buna şahitlik edebilmesini şansına verdi.
Youmu’ nun Rimuru’ yu asla bir düşman olarak görmemesi için yönlendireceğine ant içti. Bu şekilde bu yemin her ne olursa olsun koruması gereken bir şey olacaktı.
Bir kelime bile etmeden İblis Rimuru’ ya sersem bir şekilde baktı ve düşünmeye başladı.Kendi egosuna sahip olan bir yetenek, bu duyulmamış bir şey. Efendisinin isteklerini yerine getirmek için kendi düşünceleri ile hareket eden bir yetenek bu daha önce görülmemiş bir şey.
Mantıkdışı, bunun gibi bir şey gerçekleşmiş olamaz.
Görünüşe göre bu ihtimal bir köşeye kaldırılmıştı.
O zaman bunu gibi bir şeyi… lütfen hizmetkarlarınıza da bahşedin – bu şekilde yeni bir azim içinde alevlenmişti.
Bir süre sonra iki şahsın ayak sesleri duyulabiliyordu.
Rimuru (Raphael) görevini tamamlamıştı ve derin bir uykuya yattı.
Panikleyen Youmu (şehir merkezine doğru) koştu ve Shion’ un (uyuyan birisi gibi) nefes aldığını gördü.
[Oi, Shion-san ve diğerleri, başarılı bir şekilde yeniden doğdular mı?]
Bu soruya karşın Myulan bir an ne diyeceğini bilemedi,
[Evet. Hasat Festivalinin bahşettiği hediyelere göre başarılı bir şekilde yeniden doğdular. Şimdi bir de hafızaları yerinde ise bir sıkıntı olmayacaktır.]
Ve sonra -iyi olacaklardır değil mi?– diye mırıldandı Youmu’ nun duyamayacağı bir şekilde.
Yerde yatmakta olanlar teker teker uyanmaya başladı.
Büyü enerjisinin yoğunluğu azalmıştı ve bariyerin yok olduğu gördüklerinde paniklerdiler… Ama Shion ve diğerlerinin yeniden doğduğunu gördüklerinde sevinç ile dolup taştılar.Tempest adındaki şehir bir festival havasındaydı ve mutluluk ile sarılmıştı.
Yeniden doğmalarını sağlayan şeyin bir mucize değil ama bir yetenek olduğunu sadece iki kişi biliyordu.
Ve gölgeler içerisinde Bilgelik (Hikmet) Lodu Raphael’ in egosunun filizlenmesi kimsenin bilmediği bir şeydi.
☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽
TL Not: İyi bayramlar.




Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm