009 - Liman Şehri

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode


KnM_Vol3


Kuro No Maou Bolum 009 - Liman Şehri




Çevirmen : Shin

9.Bölüm : Liman Şehri

Kotsun Kotsun

Uzaktan ayak sesleri yankılanıyor.

Kırmızı bir şekilde parıldayan gözlere sahip küçük beyaz bir gölge yaklaşıyor.

... ... uoo !? “

Berbat ,bir an bir an bilincimi mi kaybettim !?

Hızlıca ayaklanıp etrafıma bakındım.

Kimsenin varlığını hissetmiyorum.

Kulaklarıma gelen ses beyaz kızın ayak sesi değil , hemen yanımda bulunan nehrin sesiydi.

Ne olmuştu ... “

Ben dönen merdivenlerin bağlandığı yerdeki kuyuya tereddütsüz atlamıştım.

Kuyudan su akış sesleri geldiği için , yer altındaki suyolu vardır bir yerden dışarı bağlanıyodur diye düşünmüştüm.

Vede o plan mükemmel bir şekilde işe yaradı , ben şu anda zeminde ayakta duruyorum.

Ama , o yer altı su yolu beni kapalı derin bir yere getirmişte olabilir , atlarsam hem kapkaranlık hemde su da çok soğuk , sürüklenirken korku ve endişeyle deliricekmiş gibi oldum.

Karanlık bodrumun ( mağra demek daha doğru olur ) orasından güneş ışığı vurduğu * su yolu dışarıya doğru devam ediyo gibi gözüktüğünden , bir şekilde nehir kıyısına çıktıktan sonra birazcık kendimden geçmişim gibi gözüküyor.

// cümleye geçiremedim burada anlatılmak iştenen kurono dışarıdan gelen güneş ışığına doğru su yolu devam ediyormuş

Aa , dışarısı “

// gençlik burada “ dışarısı “ diye geçiyo ya japoncada “soto” dur bir şeyin diş bölümünü temsil eder , örn: “ ie no soto de nani shiteirundesu ka “ Evin dışında ne yapıyorsun , “ kora gaki tachi kurasu no soto de nani yatterunda juugyo ga hachi matta darou “ lan veletler sınıfın dışında ne yapıyosunuz ders başladı ya . Vb

Gökyüzüne bakınca hemen üstümde parlak güneş , altında benim sürüklendiğim nehir çevresinde kalınca büyümüş ağaçlar onun ötesinde de yükselmiş bir dağ görüyorum.

Bu mükemmel doğal yeşilliklerin ortasında duruyordum.

Başardım , sonunda özgürüm -- -- “

Hışırtı sesiyle yakınımdaki çalılık sallandı.

Bir anda kalbim hızlıca atmaya başlayıp soğuk terler döktüm.

Aklıma ilk gelen şey , Sarielin duygusuz beyaz yüzüydü.
... “
Ortaya çıkan şey geyiğe çok benzeyen bir hayvandı.

Nehre su içmeye mi geldi acaba , dikkatli bakınca ileride birkaç tane daha var gibi gözüküyor.

Bu arada “ geğiye çok benziyen ” dememin sebebi , geğik olmadığına emin olduğum içindi.

Bu geyik benzeri şeyin mükemmel üç boynuzu olmasının üstüne boynuzları yeşil renkteydi.

Böyle fantazik boynuzu taşıyan geyik , benim dünyamda yoktu.

Hayır , bu dünyada evrimleştiyse bu şekildeki geyik de doğabilir , çünkü ateş püskürten ejderlerin var olduğu büyü dünyası burası .

Hem Darwin in evrim teorisi bu dünyada geçerli mi ?

Hayır hayır bundan önce , biraz daha uzağa kaçsam iyi olur “

Biraz yorgunluk hissi var ama Sariel den aldığım yara iyleşiyorken , haraket etmemde sorun yok.

Şu anda bu yenilenmiş gelişi güzel dayanıklı bedene müteşşekkirim.

Fakat , bu bedeni taşıyan benim bile elimin ayağımın yetişmeyeceği , canavarlar dışında ucubeler var.

Belli bir ihtimal , bu dünyada öyle kişilerden sürülerce olabilir , böyle farz edersek , kendi gücüme çok fazla güvenmek tehlikeli olur.

Böyle birisi benim gibi bir kaçağı aramak için yollarlarsa , kesinlikle sonum olur .

Neresi güvenli , nereye kadar kaçmam iyi olcağını bilmiyorum ama en azından o tesisten çok uzağa gitmek iyi olur.

Gidelim mi “

Buraya yabancı olan ben en azından bu nehrin akış yönüne doğru giymeye karar verdim.




Sariel in takip edebileceği korkusudan dolayı , fiziksel gücüm bitene kadar yürüdüm.

Ben 3 gün 3 gece boyunca dağ orman demeden yürüdüm.

Sadece durduğum zamanlar tovalet ihtiyacı ve nehirden su içmek içindi.

Miğdemi bozabileceğimi düşündüm ama nehir altı görülebilecek kadar temizdi , hemde şimdiye kadar kusmuk gibi çorbanın dışında ağzına koymayan benim için doğal akışı çok lezzetliydi.

Sonuç olarak miğdemi bozmadım ama çok içmekten miğdemin şişmesi kötü tarafıydı.

Sonra , arada bir karşılaştığım köpek ve kurt benzeri canavarı iri saçma ve tüfekle geri gönderip , kovalamadım.

Böylece 4 . günün akşamında sonunda

... ... Işık “

İleride insanın yaşadığını düşündüğüm ışık gördüm.

O ışığı izleyerek , mutlulukla dümdüz koşmaya başladım.

Ama yolun yarısında aklıma bir şey geldi .

Bekle , o maskelilerle bağlantılı biri olabilir “

Belkide araştırmacı , ucube Sarielin kendisi de olabileceği durumunu reddedemem .

Ben bu dünya hakkında canavarların bulunduğu ve büyü olduğu dışında başka bir şey bilmiyorum.

Dünyanın kurallarını bilmememin üstüne , bu parçalanmış kıyafetlerimle kesinlikle şüpelenirler .

Şüpeli biri olmam göze batacak biri olmamla aynı , kaçak olarak bunun hakkında bir şey yapamam.

Bunun ötesinde en kötüsü ama benim ismimin yayılmış olabileceği.

Denek olarak benim varlığım , maskeliler için ne anlam ifade ettiğini bilmiyorum ama ülkeyi yükseltecek büyük bir proje olduğu durumda Geniş menzilli arama başlatmış olabilirler.

Yani bu dünyanın insanıyla hazırlıksız iletişime geçmek tehlikeli.

Bu kadar düşününce , şehri görebileceğim kadar yaklaşmıştım ama özlem duygumu bastırıp , varlığımı gizleyip şehre sızmaya karar verdim.


Burası gri rekli duvarların kuşattığı , deniz meltemlerinin süzüldüğü liman şehri .

Kapıda dikilip şehre giren insanları denetleyen askerlere gözükmeden Çok dikkatli bir şekilde çevresinde dönüp anladığım şeyler.

Vede anlaşılan bu dünyanın medeniyeti orta çağ seviyesinde olduğunu fark ettim.

Taş duvar kültür serveti olrak duruyor olabilir ama bu taş duvar aktif olarak kullanılıyor.

Başka da , asfalt olmayan yol , mızrak taşıyan zırhlı asker , gece aydınlatması olarak açık hava ateşi ve kandil gibi gibi , benim bildiğim günümüzde kullanılan bir şey bile bulamadım.

O tesis de bulunduğum zamanlarda elektirikli ekipman değil , silah* olmayan kılıç yada ok la silahlanmış canavarları görüp , teknolojinin bulunmadığını düşünmüştüm ama , bu şekilde genel ( diye düşündüğüm ) caddeye bakınca , o zamanki düşüncemin doğru olduğunu düşünüyorum .

// Ateşli silah

Gerçekten farklı bir dünya , Burası … “

Hafifçe karamsarlığa düşecem ama , kalbime büyük bir boşluk açacak kadar boş değilim.

Önceki dünyama dönebilecek yolu aramak için , daha uzağa kaçıp sakinleştikten sonraya bırakalım .

Yeniden odağımı şehre döndürdüm.

Burasının liman şehri olması işime gelebilir.

Kara yoluyla gitmektense gemiyle deniz yolundan gitmek beklenenden daha hızlı bir şekilde uzaklara gidebilirim.

En azından , uçağın olmadı belli olan bu dünyada deniz yolu en hızlı gidiş yolu olmalı.

Tabikide , Bükülme ve ışınlanma gibi büyü araçları yoksa.

Herneyse , buradan uzağa kaçmak dışında bir amacı olmayan benim için gemi denilen varlık karşı konulamaz bir şey.

Buradan doğru yanlış demeden , gidebildiğim kadar uzaga giden gemiye binmek durumundayım.

Tabikide , insanlara görünmeden yapmamın üstüne , beş kuruşu olmayan benim düzgün bir yolla gemiye binmek gibi bir durumum yok.

Bu yüzden kaçak bineceğim.

Pekalaa , hedefim belirlendi , o zaman şehre girelim mi “

Çevremde kimsenin olmadığına emin olup , taş duvara doğru elimi kaldırdım.

Dimdik yapılmış taş duvarda elimi tutucağım ayağımı koyacağım bir çıkıklık yok.

Bu yüzden burada güvenilir kara büyünün zamanı.

El ve ayaklarımın uçlarımda kara manayı belirlediğim duruma getiriyorum.

Elimden geleni yaparsam ejder pullarını geçecek sertliğe getirebilirim , taş duvarı kolayca kesebilecek kesici alet yapmak mümkün.

Sonra ilk defa duvar tırmanmaya meydan okudum.

Bir parmaklarımı kullanarak yaptığım pençeler top kesiyormuş gibi bir hisle taşduvara gömülüyor.

Dik duvara parmaklarımı direk gömerek , tutunacak yerler yapıyorum.

Ayaklarımada aynı şekilde , duvarı bıcaklayarak tutunuyorum.

Duvarın uzunluğu tahminen 5 metre diyebiliriz , hayat halatı bulunmaya duvar tırmanışı ama , benim vücudum tepesınden düşse bile zarar görmez büyük ihtimalle , zaten altı yumuşak topraklı zemin.

Ve , kademeli olarak duvara tırmanma hedefimi gerçekleştirmeye çalışan ben sorun çıkmadan duvara tırmanmaya devam ediyordum.

Oo , Şimdiki ben ninja gibi değil miyim ? “

Sonra , tamamen gece karanlıkta içeri sızan nija havası takınan ben kısa bir sürede tepeye ulaştım.

Duvarın üstünde ayağa kalkarsam , büyük ihtimalle biri görebileceğini fark ettim , o yüzden çömelmiş bir şekilde iç tarafı gözlemledim.

Oo , tahmin etmiştim ama cidden mütiş “

Orası , flim ve anime dışında görmediğim , avrupa tarzı sokaktı .

Görüş yeteneğiyle , gece görüşü de arttığı için bu karanlıkta bile şehrin durumunu rahatça görebiliyorum.

Beyaz boyalı evler dikilmiş , şehrin en büyük caddesi taş döşemeliydi , ışık takmış gece dükkanlarını görebiliyordum.

Öğlen kesinlikle yükle dolu at arabası geliyordur.

Vede merkezde şehirdeki en büyük yapı gururlu kule gibi yükselmiş kilise vardı.

Oranın devamında ana caddeyi devam edersek , yüksek sayıdaki gemilerin demirlendiği limana varırız.

Tahmin edilebileceği gibi geceleri en işlek cadde ana caddeydi , konutlarda falan ışıkları kapalı sessizlik vardı.

Limana gitmek için , duvarı takip etmek iyi olur “

Genel olarak şehrin manzarasını aklıma kaydedip, buradan limana kadar gideceğim rotayı kabaca belirleyip , taş duvardan atladım.

Kuyuya çıkan dönen merdivenlerin yüksekliğinden atlamak kötü olabilirdi ama , ( Göz kararı ) 5 metre sorun değil.

Aniden zayıf bir sesle toprağın üstüne inip , hızlıca o yerden ayrıldım.

Çok dikkatli bir şekilde , karanlık konut sokağınının arkasından koşmaya başladım.

// Yazar Notu :
Cidden farklı dünyaya geldiğimden orta çağ avrupa tarzı sokaklar olmazsa olmaz ! Birde Kurono için Sariel – chan tranvaya dönüşmüş gibi gözüküyor

// evvet gençlikk nasılsınız küfretmeyin ama dün çevirip atabilirdim amaaaa.... Canım cevirmek iste – – daha fazlasını söylemek tehlikeli gibi :DDD
& Kurono – chan ne yapıcak acaba
& Kız bekleyenler acınızı anlayabiliyorum ( lan yazar daha bir kız gösterdin doymadık aq )
& gemiye binebilecek mi acaba binecekse nereye gidecek ( ben biliyom sanırım ama siz merak edin p*çlik yapıp biraz bekletmemem için yorum yapın :DD )
& Cidden yorumlar gaz veriyo insana diğer serilere de yorum yapın daha hızlı gelsin bende okuyayım :DDDD
& Hatalarım varsa yazın , öneriniz varsada yazın
& Gelecek bölümde görüşmek üzere bb ...