036–Savaşa Katılım

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode



036 – Savaşa Katılım

Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm 


Çevirmen: bakakuun

.
.
.
.
Yola çıkalı üç gün oldu.
Bataklıklara ulaşabildik.
Biten suyu yolumuz üzerinde tekrar tedarik edemediğimizden midemde olan suyu kullandım ama bu aynı zamanda herkese güç bahşetmiş gibi.
Düşünecek olursak devamlı bir şekilde büyü gücümle birleştiğinden bu suyun elde ettiği güç olabilir.
Yola çıkarken olabildiğince az erzak aldık.


Bunun sayesinde düşündüğümüzden de erken varabildik.
İlerlemeye devam etmeden önce şimdiki durumu kontrol etmeliyiz.
Kertenkele Adamların Lideri ile gerçekleşecek görüşme yarına programlandı ve daha endişelenecek bir durum da yok.
Bu yüzden herkese mola vermesini ve hazırda beklemelerini söyledim. Tansiyon yüksekti
Şimdi, keşif görevi için,
[Rimiru-sama, izninizle ben gitmeliyim.]
Souei hemen teklifte bulundu.
Zırh giymiyordu bunu yerine Demir İpliğimden örülmüş zincir bir zırh giyiyordu.
Bu sualsiz hız içindi.
Ona göre; “Hasar almayacağım, bu yüzden gerek yok!” Bunlar bu yakışıklı adamın ağızından çıkan kendini beğenmiş ve canlı sözlerdi.
Anladım… Bir şekilde cevap verebildim.
Bu sefer de bu görevi ona güvenle bırakabilirim.
[Tamam o zaman Souei. Git ve benim için durumu öğren. Eğer mümkünse o domuz patronunun ne kadar güçlü olduğunu ve yeteneklerini de kontrol et.]
Bunları diyerek onu yolladım.
Kesinlikle yüksek becerileriyle ilginç şeyler bulacaktır.
[Rimuru-sama bu sefer ortalığı istediğimiz gibi yakıp yıkmamıza izin verir misiniz?]
Benimaru sordu.
Açıkça söylemek gerekirse durum hakkında bilgi sahibi olmadığımdan bir şey söyleyemedim. Bu yüzden,
[Hmm? Bence mahzuru yok ama geri çekilme emrini verdiğimde bunu gerçekleştirebilecek misiniz?]
Dedim.
Benimaru korkusuz bir gülümsemeyle takıldı.
[Bu emir, gereksiz olacağını düşünmüyor musunuz? Sonuçta bu bir kıyım olacak! Öyle değil mi?]
Nasıl bir özgüven. Sende ha! Diye düşündüm
Güçlü insanlar özgüvenle doludur muydu o söz?… Yenersek…
Çok burnu havada geziyorduk ama sonuçta yenildik! Bunun gibi bir şey gerçekleşirse utanç dayanılamaz olur.
Bu, bunun gibi şeyler hakkında endişelenmiyordur kesin deme?
Neyse,
[Dikkatsiz olma, tamam mı?]
Dedim ve bir omuz silkme ile konuşmayı bitirdim.
Shion adeta büyülenmişti, kılıcına hayranlıkla bakıyordu. Yakında istediği gibi yakıp yıkabilecekti! Bunu gibi bir gülümseme yüzünde belirdi.
O kadar sersem olmasaydı havalı bir Shion olurdu.
Bu kız, kılıcıyla büyülenmiş bir şekilde tehlikeli bir izlenim veriyor.
Bunu görmemiş gibi davranalım. Bu benim akli sağlığım için en iyisi olacaktır.
Hakurou dan da beklenildiği gibi, her zamanki gibi sakindi.
Ya da şöyle mi desem; lekesiz bir ayna gibi parlak ve temizdi, kesinlikle yetenekli bir insan olmasından kaynaklanan asil benliği.
Ancak,
[Dişlerimi geçirebileceğim bir düşman yok…]
Mırıldandı ama benim kulaklarım bunu kaçırmadı.
Gerçekten, acaba bütün Ogreler bu kadar kendilerine aşırı mı güveniyorlardı?
Bu düşmana karşı bir kere yenilmişlerdi bu yüzden daha dikkatli olacaklarını düşünmüştüm.
Bunun gibi endişeler iç çekmeme neden oldu.
Ama… Endişelerimin gereksiz olduğu neredeyse hemen sonra kanıtlandı.
2 saat sonra.
(Şimdi müsait misiniz?)
Savaş konuşlanmasını onaylarken telepatik bir mesaj aldım.
(Efendim? Bir şey mi buldun?)
(Hayır, sadece yalnız bir Kertenkele Adam bizim bulunduğumuz yere doğru ilerliyor.)
(Ne? Neden olduğunu biliyor musun?)
(Evet, Klonlardan aldığım bilgilere göre bataklıklarda savaş çoktan başlamış her ne kadar onlara tek başlarına hareket etmemelerini söylememe rağmen…)
(Ah, Kertenkele Adamları yöneten Gabil ismindeki Kertenkele Adam mı? O herif gereksiz bir şekilde kendine çok güveniyor…)
(Bu olası. Kertenkele Adam hakkında ne yapmalıyım?)
Fumu. Savaş çoktan başlamış. Ama daha sonucu belli değil?
Bilakis, belki biz son saniyede vardık. Savaşın durumunu yukarıdan kontrol etmeliyim.
Yani, Kertenkele Adam hakkında…
(Hikâyesini duyalım. Lider’ in kararı mıydı değil miydi, amaçlarını kontrol etmeliyiz.)
(İsteğiniz gerçekleştirilecek. Buyurduğunuz gibi hareket edeceğim.)
Bağlantıyı kestim.
Yani, başlamış. Uzun zamandır beklediğimiz molayı verebiliriz diye düşünmüştüm ama durum el vermiyor, tersini gösteriyor gibi.
Herkese doğru,
[Dinleyin! Mola bitti. Savaş başladı. Şu andan itibaren yukarıdan komuta edeceğim. Emirlerime uyun, savaş için hazırlanın!]
Söylediklerimi duyarak herkesin yüzü sertleşti.
[Anlaşıldı. Şeref ve şan için!]
Shion cevap verdi ve Benimaru kafa salladı.
Hakurou normal bir şekilde ileri adım attı.
Sırtımdan kanatlarımı çıkardım. Kanatlar kıyafette delik açacak ama kaybolduklarında deliklerde kaybolacak.
İstediğim anda kıyafet şekil değiştirebiliyor. Gerçekten kullanışlı bir yetenek.
[Bu bir emir, ölmenizi yasaklıyorum. Bu savaş belirleyici bir savaş, hata yapmayın!]
Dediklerimi duyunca
[ [ [ Oooo~o~o~o~o !!!] ] ]
Bir savaş çığlığı attılar.
Kafa sallarken gökyüzünde süzüldüm.
Yukarıdan savaşı inceledim.
Çıplak gözlerle görülemeyecek detaylar [Büyü Algısı] ile net bir şekilde görülebiliyordu.
Sanki bir uydu ile bulutların ardını görmek gibi.
Şu anki durum Kertenkele Adamlar için hiç iyi gözükmüyordu.
Durumları; açıkça köşeye sıkıştırılmış, bir şey yapamaz haldeydi.
Bir şekilde Orkları tutmayı başarmışlardı, bunun nedeni ise görünüşe göre kumandanlarının umutsuzca gaza getirmesinden kaynaklanıyordu. Ancak kesinlikle daha fazla dayanamazlardı.
Bu kumandan tanıdık geliyor. Bu Gabil. Sadece bir salak olarak düşünüyordum onu ama görünüşe göre onu hafife almışım.
Bir kumandan için resmin genelini görememek hayati bir hatadır.
Ancak kimse tecrübesiz bir kumandandan resmin genelini görebilmesini bekleyemez.
Herhangi bir zaman kesiminde ve ya ülkede her kumandan yetenekli olmayabilir.
Ancak, eğer tabi ki kurtulursa bu durumdan, iyi bir tanesine dönüşebilir.
Onun burada ölmesi acınacak bir şey olur. Diye düşündüm ve emir verdim.
(Benimaru, isteğimi dinle. Öncelikle çevrelenen Kertenkele Adamlara yardım et! Ondan sonra istediğin gibi hareket et. Detayları Hakurou tarafından duyacaksın.)
Emrime mutlu bir şekilde cevap vererek,
(Anlaşıldı! Oraya Ranga ile gitmem bir sıkıntı olur mu?)
(Bunu sana bırakıyorum!)
Bu şekilde savaşın gidişatını değiştirmeye başladım.
Aslında yukarıdan orduların bütün hareketlerini-kapışmalarını izleyebilmek ve bunu anlayabilmek bana bir üstünlük hissi veriyor.
Aynı zamanda “Düşünce Dağıtımı” ile havadan toplanan bilginin bütün askerlere aktarılabileceğini de söylemeliyim…
Modern Dünyanın istihbarat taktikleri bir Fantezi Dünyasında uygulanıyor…
Geleneksel ordulardan farklı bir şekilde, sağlanan bilgi miktarı baya farklı. Bunula birlikte şahsi bir birliğin bile iyi bir şekilde hareket etmesi mümkün.
Aslında bu şahsi hareketleri mümkün kılıyor.
Bunu düşünürken Souei aradı.
(Rimuru-sama anlaşılan ordularının kanatları çökmüş. Lider’ in oğlu Gabil bir ayaklanma başlatmış. Dahası Lider bir yeraltı mahzenine hapsedilmiş. Orklar tarafından da saldırıya uğramışlar ve ordularının arasında endişe yayılıyor.)
Anladım, yani oğluydu. Dahası Lider’ e bir zarar gelmesine izin vermemeliyiz.
Bu şekilde bir fikir geldi,
(Souei eski Lider’ e gölge yürüyüşü ile atlayabilir (ışınlanabilir) misin?)
Diye sordum, sonuçta bir kere görüştükleri için bu mümkün olmalı…
(Bu mümkün, gitmemi ister misiniz?)
(Bu işi sana bırakıyorum. Lider’ e yardım et ve mağaralardaki Orklara istediğin şekilde cevap ver!)
(Anlaşıldı! ・・・・・・Bir dakikanızı daha alabilir miyim?)
Gölge yürüyüşü, bunu savaş bittikten sonra çalışalım. Diye düşünürken Souei seslendi.
Görünüşe göre söyleyecek daha fazla şeyler var.
(Efendim? Başka bir şey daha mı var?)
(Evet! Klonlar bataklığın her yönünde şüpheli canavarların benliklerini rapor etti… Fena olmayan büyü gücüne sahipler, yüksek sınıflar. Nasıl hareket etmeliyim?)
Ne?
Bu bir tuzak olabilir mi? Ama öyle olsa bile, nasıl bir tuzak olduğunu ben – biz bilemeyiz.
(Ne kadarını doğruladın?)
(Evet! 4 benliğin olduğunu doğruladım. Maalesef, daha fazla olabilirler. Ancak, başka aura hissetmiyorum.)
(Anladım… Onları temizlemek mümkün mü?)
(Eğer aynı anda gerçekleştirecek olursam 2 Klon ile mümkün olabilir… Biraz zaman alabilir ama hepsini indirebilirim!)
Gerçekten üstün biri Souei.
Nedense onları aynı anda temizlemenin en iyisi olacağını düşünüyorum… Ne ki onlar acaba? – bu kadarı anlaşılmaz. Ama onları öldürmek kötü mü olur? Onların düşman ve ya dost olduğunu bilmiyorum…
(Aynı anda iki Klonla onları öldürmeden etkisiz duruma getirmek mümkün mü?)
(Kesinlikle, mümkün.)
(Bana yerleri hakkındaki bilgiyi yolla. Shion ve Hakurou’ yu yollayacağım.)
(O zaman lütfen benimle irtibata geçmelerini söyleyin birlikte etkisiz hale getireceğiz hedefleri.)
(Bu işi sana bırakıyorum.)
Shion ve Hakurou’ ya durumu ilettim.
Kesinlikle öldürmeyeceksiniz, sadece etkisiz hale getirin! Emrettim.
Kim olduklarını bilmiyorum ve yüksek sınıf İblis arkadaşlarım da yok.
Her noktada durduklarına göre ya izci birlikler ya da tuzak kuruyorlar. Bizim farkımıza varmamış gibiler ve kesinlikle Kertenkele Adamların savaş gücünden de değiller.
Ama bir keşif görevi için artık çok geç… Ork ordusuna mı bağlılar?
Bu da şüpheli? Bu gereksiz, fikrimce.
Üçüncü bir güç? Birden bire, bunu düşündüm.
Belki durumu bizim gibi kollayan benlikler vardır.
Yani eğer yakalanırlarsa onlara soracağım. Onları konuşturabilir miyim bilmiyorum ama o köprüyü oraya varınca geçeriz.
İnsanların emirleri üzerince iblislerin gelmiş olması olası değil, sonuçta biraz düşmanca görünüyor araları.
Bunun hakkında düşünmek yardım etmeyeceğinden düşünmemeye karar verdim.
Emiler verdim ve durumu inceledim.
Kertenkele Adamların tarafı baskı altında çökmeye başlıyordu.
Kesinlikle yakında yenilecekler. Bildiğim kadarıyla Lider de bunu gibi bir kader ile karşı karşıyaydı mağaranın içinde.
Souei çoktan Klonlarını yollamıştı ama acaba ana bedeni etkilenmemiş midir?
Geç saatte kafam bir sürü endişe ile doluydu.
Bir emir verdim ve onlar itaat ettiler.
Elinden gelebildiğinden daha fazlasını sırtlamaya çalışan biri beceriksiz biridir.
Bir kere Şirkette daha yeniyken Şef bana kızmış ve şunları söylemişti, üstünden kalkamayacağın yükü sırtlama!
Ortamı çekip çeviren insan durgunlaşınca herkes bundan etkilenecektir.
O zamandan beri dikkatsiz hareket etmekten kaçındım, her zaman yapabileceğim kadar işi sırtladım.
Yetenek ile bahşedilmiş olanlar bunu anlamaz. Onlara atadığım işin yapılabilitesinin mümkün olup olmayacağını bilemezler.
Yeteneksiz olmamaları için dua ediyorum ve beni beceriksiz bir Lord olarak düşünmemeleri için.
Şimdilik, durumu incelemeye devam etmeyi düşünüyorum.
Eğer bir sıkıntı ile karşılaşırlarsa hemen destek yollayacağım.
−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−
Telepatik konuşmayı bitirdikten sora Souei’ nin yüzünde ince bir gülümse vardı.
Lorduna yardım edebilmiş gibi hissediyordu.
Souei için, Lordun oğlu Benimaru Lordu değildi.
Yaşları yakındı, Souei onu bir rakip olarak görüyordu-davranıyordu. Bir gün onun altında hizmet etmeyi düşünmüştü ama bu kadere bu şekilde yazılmamıştı.
Bunu yerine Rimiru isminde bir Lorda hizmet ediyordu.
Ben şanslıyım, diye düşündü.
Barış içinde bir zaman devam etti. Gücü sembolize eden Ogreler için Ormanda bir düşman yoktu.
Son zamanlarda alt sınıf Ejderhalar bile sıkıntı çıkarmıyorlardı.
Barışın iyi bir şey olduğunu düşündü. Ancak, öğrendiği teknikleri kullanmak istiyordu, bu en içten isteğiydi.
Sonra Ork Ordusu saldırdı.
Hiçbir şey yapamadı ve ne Lordunu ne de yığılan silah arkadaşlarının öcünü alabildi…
Ben şanslıyım, diye düşündü.
Yeni Lordunun altında eski Lordunun öcünü alma fırsatı verilmişti.
Gurur yüzünden kaynaklanan dikkatsizlik, artık buna sahip değildi.
Lordu için, tekniğini (yeteneğini) geliştirmişti, düşmanlarını temizleyebilmek için.
Emredilmek onu en yüksek haz ile dolduruyordu.
Souei sakin bir şekilde iki Klon yarattı.
Ve,
(O iki benliği yakalayacağım. Hakurou ve Shion güney ve batıya ilerleyin.)
Telepati ile doğruladıktan sonra onun isteğini kabul ettiler.
Klonlar kuzey ve doğuya hareket etti.
Kendisi gölgelere bürünerek kayboldu. Kertenkele Adamların Lider’ i ile görüşecekti.
Yüksek sınıf İblisler şu an onun düşmanları değildi.
Bu kadarını anladı.
Souei’ nin isteğini aldıktan sonra Hakurou ve Shion bakıştılar.
Kafa salladılar.
[Yani, o zaman ben batıya gidiyorum.]
[Anlaşıldı, güneye ilerleyeceğim.]
Kısa bir konuşmadan sonra koşmaya başladılar.
Oldukları yerden yüksek bir hızla kayboldular.
Onların gidişini izleyerek,
[En son yola çıkan ben olamam!]
Benimaru tarafından yönetilen ana birlikte harekete geçti.
Sessizce, bir rüzgâr gibi Fırtına Diş Kurtları savaşa koştu.
Goblinler bir heves içinde hareket ettiler.
Rimiru’ nun emirleri altında hareket ediyorlardı. O kadar müthişti ki sevinçleri kanlarının damarlarında dans ettiğini hissediyorlardı.
Sizde o şekilde hissediyorsunuz değil mi…
Benimaru düşündü, kendi kaygısız kişiliğinin farkındaydı.
Bu yüzden Ogre Köyünün başına geçip Şef olacağı zaman hissettiği tereddüttü hatırlıyordu. Şu an, ancak, bunun gibi bir seçim hakkı yoktu.
Bu yüzden şu an ki pozisyonunu – Rimiru altında hizmet etmeyi seviyordu.
Bir kumandan olarak canının istediği gibi yakıp yıkmak istiyordu.
Şef olmuş olsaydı bunun gibi savaşa dörtnal koşturamazdı. Ama şimdi farklıydı.
Hiçbir kaygısı olmadan savaşa katılabilirdi.
Benimaru koştu.
Kanının kaynamasını durduramıyordu.
−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−
Souei, Hakurou, Shion hedeflerine vardıklarını doğruladılar.
Benliklerinin fark edilmemesi için kendilerini sakladılar.
Her birinin önünde şüpheli bir iblis mevcuttu.
İzlenimlerini doğruladılar ve fikirlerinin aynı olduğunu anladılar.
Bu İblis, İzcilik görevlerinde kullanılan Yüce (üst sınıf) İblislerin koruyucu ruhlarındandı!
Her ihtimale karşı, Souei ikisine iletti,
(Bunu Rimiru-sama’ ya rapor edeceğim.)
Lordumuz aynı anda üç tane rapor alırsa tabi ki sıkıntı içine girer.
İkisi istemeyerek kabul etti, içlerinde telepati ile en iyi olan Souei idi.
Sakar Shion sadece bilgi almakta iyidi. Kalbinde daha fazla çalışacağına söz verdi.
İkisinin iznini aldıktan sonra,
(Rimiru-sama, iblislerin benlikleri doğrulandı. Bu Yüce İblislerin istihbarat görevlerinde özel olarak kullanılan koruyucu ruhlarından, onları yakalamak istediğinizden emin misiniz?)
Rimiru’ ya bu mesajı telepati ile yolladı.
Sana bırakıyorum! Aldığı cevaptı.
Diğer ikisi zamanlamayı konuşurken aynı anda dört izciyi de indirmeye karar verdiler.
Hakurou sinyal verecekti
Hakurou’ nun sinyal verdiği o anda,
Kılıcıyla açtığı yol parlıyordu ve Hakurou’ nun önündeki canavar parçalara ayrılarak yok oldu.
Sanki gölgeler tarafından emilmiş gibi, sanki yer tarafından yutulmuş gibi… İki iblis daha öldü, Souei öldürdü.
Gök gürletici bir sesten sonra İblis, kendisinden geriye bir kalıntı kalmayarak yok oldu… Shion’ un hedefiydi bu.
Hepsi aynı anda gerçekleşti.
Shion’ un bütün gücünü verdiği o saldırı, İblisi havaya uçurduktan sonra hızını hiç mi hiç kaybetmeyerek yoluna devam etti.
O kadar güçlüydü ki ivmesi gücünün, bataklıkların ucuna karar giderek bir sürü Orku yerle bir etti.
Ve bu saldırı Rimiru’ nun savaşa katılması anlamına geliyordu.


Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm