Super God Gene
Önceki Bölüm || Seriye Git || Sonraki Bölüm
Çevirmen: Kylerxy & Redaktör: ggurcan
294.Bölüm: Zaman Yok
Zaman
özellikle böyle yıldızlararası çağda korkutucu bir şeydi. Her an insanların
işgal ettiği gezegenlerde şok edici şeyler yaşanıyordu.
Birçok
güçlü adam düşüyor ve yeni yıldızlar doğuyordu.
İki yıl
içerisinde birçok şey olmuştu ve birçok şey unutulmuştu.
Jing Jiya
gibi unutkan olmayan insanlar da vardı.
Bir çok
kişi, Jing Jiwu gibi bir dahiye sahip oldukları için Jing ailesine hayran
kalıyordu. Ancak, gerçekleri sadece bilenler aileyi tanıyanlardı, Jing Jiwu'nun
Jing Jiya adında daha zeki bir kardeşi vardı.
Jing Jiya
Jing Jiwu'nun küçük kardeşi olmasına rağmen, onunla tanışanlar onu sadece
''etkileyici'' olarak tanımlayabilirdi.
Jing Jiwu
her alanda zirveye ulaşabilecek bir canavardı ve onun kardeşi zirvenin ötesine
ulaşabilecek, birisiydi.
Kardeşlerin
büyükbabası birçok dövüş sanatlarını öğretmesi için ikisine profesörler
kiralamıştı. Jing Jiwu profesörlerden dinleyip öğrenebilirken Jing Jiya üç ay
boyunca aynı profesöre sahip olmamıştı.
Jing Jiya
profesörleri bile suspus yapacak birçok düşüncesi ve soruları vardı. Onun tüm
profesörleri üç ay içerisinde ayrılmıştı çünkü bu çocuğa öğretebilecekleri bir
şey olmadığını düşünüyorlardı.
Büyük
kardeşinden bile daha iyiydi-ailedeki Jing Jiya'nın kendisi haricindeki
neredeyse herkes aile işini devralmak için en uygun aday olduğunu düşünüyordu. Jing
Jiya'nın gözünde Jing Jiwu bir idoldü.
Jing Jiya
Jing Jiwu'nun en büyük fanıydı. Jing Jiya her zaman Jing Jiwu'nun oyunlarına
giderdi. Sahaya gitme şansı olmasa bile her zaman akıllı cihazın önünde oyununu
izlerdi.
Jing Jiya
erkek kardeşinin oyunlarını tekrar tekrar izlerdi. Gözlerinde abisi her zaman
bir elmas gibi parlıyordu.
Ancak Jing
Jiwu okçuluk turnuvasında Han Sen'e yenilmişti. Jing Jiya sahada izleyememişti
ama tekrar tekrar oyunun videosunu izledikten sonra daha ve daha öfkeli hale
gelmişti. Jing Jiwu'nun Han Sen'e kaybetmesinin tek nedenin koçu tarafından
seçilen taktik olduğuna inanıyordu.
Adil bir
oyun olsaydı,Jing Jiya,Jing Jiwu'nun yüzde yüz kazanacağına inanıyordu. Bu
noktada, Jing Jiya Han Sen'i yenmek ve için büyük bir arzuya sahipti ve ona
abisinin bir ayak parmağı kadar bile olmadığını söylemek istiyordu.
''Dönen ok?
Bunun neresi mükemmel?'' Jing Jiya İttifak Merkezi Askeri Akademisi ve diğer
ünlü okullardan gelen tüm davetleri reddetti ve Blackhawk Askeri Akademisine
gelmeyi seçti. Tabi ki, Han Sen'in takımına katılmak için burada değildi, bunun
yerine onu yenmek ve Jing iwu kadar iyi olmadığını söylemek istiyordu.
Jing Jiya
kibar bir genç adamdı. Kaydolduğunda, hiç kimse onun Jing Jiwu'nun kardeşi
olduğunu bilmiyordu ama birçok kız onun görünüşüne çoktan aşık olmuştu.
Yakında
Jing Jiya sadece hoş bir çocuk olmadığını kanıtlamıştı.
Han Sen ile
rekabet etmek isteyen Jing Jiya savaş araçları, siyah ve beyaz boks, okçuluk ve
Tanrının Eli de dahil olmak üzere Han Sen'in daha önce katıldığı her eşyaya
başvurduğu Jing Jiya tüm eşyalarda şampiyonluk kazanmıştı ve Blackhawk'ın
parlayan yıldızı haline gelmişti.
Han Sen bir
ikinci sınıf öğrencisi olduğundan artık farklı topluluklara katılmak zorunda
değildi ki bu yüzden okçuluk takımından çıkmıştı. Aslında Han Sen Blackhawk'a
geri döndüğünden beri insanlar onu zar zor görebilmişti.
Jing Jiya
Han Sen'i yenmek için fırsat istiyordu ama adamın zar zor bulunabildiğini
öğrenmişti. Han Sen Gods Sanctuary'de çok fazla zaman harcıyordu ve nadiren
kampüs içerisinde görünüyordu.
''Jing
Jiya,Han Sen'in Gods Sanctuary'den yeni döndüğüne ve oda 304'e geri döndüğüne
dair bir arkadaştan mesaj aldım'' Xu Fei Jing Jiya'ya doğru koşarken
heyecanlıydı.
Jing
Jiya'nın birçok arkadaşı Blackhawk efsanesi olan Han Sen'e meydan okumak
istediğini biliyordu. Han Sen sadece tek bir tane askeri ligi yarışmasına
katılmış ve sadece bir şampiyonluk almış olmasına rağmen okul arkadaşlarının
gözünde Han Sen bir efsaneydi.
Jing Jiya
da harika işler yapıyor olmasına rağmen aslında Han Sen'in yenmeden çoğu insan
hala yetersiz olduğunu düşünecekti. Ancak herkes böyle bir meydan okumayı
görmeye istekliydi. Jing Jiya ve Han Sen arasında bir dövüşü izlemek harika
olacaktı.
''Teşekkürler''
Jing Jiya gülümseyerek Xu Fei'ye söyledi ve yavaşça Han Sen'in yurduna doğru
yürüdü.
Xu Fei ve
diğer arkadaşları heyecanla Jing Jiya'yı takip etti. Hepsi eski efsane ve yeni
yıldız arasındaki inanılmaz karşılaşmayı izlemek istiyordu.
Jing Jiya
kampüse doğru yürüdüğünde, güzel görünüşünden dolayı çok dikkat çekiyordu.
Çok
geçmeden, Jing Jiya Han Sen'in yurda ulaşmak için geçmesi gereken yola geldi ve
orada onu bekledi.
Yaklaşan
figürü gören Jing Jiya heyecanla gözlerini daralttı. Çok yakında Han Sen'in
yenebilecek ve büyük kardeşi için adaleti sağlayacaktı. Bunun düşüncesi Jing
Jiya'yı o kadar heyecanlandırmıştı ki yanakları kıpkırmızı oldu.
''Han
Sen?'' figür yaklaştığında Jing Jiya sordu.
''Evet. Sen?''
Han Sen Jing Jiya'ya baktı ve bu çocuğu tanımadığına emindi.
''Benim
adım Jing Jiya, okçuluk departmanında bir birinci sınıf. Umarım vaktin
olduğunda okçulukta bana bir iki şey öğretebilirsin'' Jing Jiya gülümseme ile
söyledi.
''Erkek
kardeş. Üzgünüm, son zamanlarda çok fazla zamanım yok'' Han Sen Jing Jiya'nın
adını duymamıştı ve Jing Jiya'nın hayranlarından birisi olduğunu düşünmüştü. Han
Sen Jing Jiya'nın omzuna dokundu ve ayrıldı.
E.N: Yeni
enayimiz hayırlı olsun hakkında ki düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz
sevinirim J
Önceki Bölüm || Seriye Git || Sonraki Bölüm