008 - Dört Yıldaki Düşünceler (2)

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode



Yuusha-sama no Oshishou-sama




Çevirmen:Shin

8.Bölüm: Dört yıldaki düşünceler (2)

Kahraman Leticia von Mavis.

Daha sadece on yaşında kahraman ilan edilip, kılıç ustası, aziz, yüce bilge* adlarını alan yoldaşlarıyla, şeytan krala boyun eğdirmek için sefere çıkmıştı.

Onun gücü tam olarak kahramana yakışır şekilde olduğundan, büyü gücü de muazzam denilebilecek kapasitedeydi.

Bunun üstüne kılıç becerileri kendi yaşını aşmış, kılıç ustasını bile katlayabilecek denilen o kılıç tekniği kıza “Kılıcın İlahi Prensesi”** takma adının verilmesinde rol oynamıştı.

// (*)&(**) : Böyle daha güzel gözüktüğünden değiştirdim [ Not: Kesinlikle unutup bakmaya üşendiğimden değil] //

Kız sefer sırasında savaşlar kazanmış, birkaç ülke ve şehri kurtarmış, ve sonunda Şeytan Krala boyun eğdirmişti. Bu gerçek, kıtada yaşayanların ülke veya ırk farketmeksizin herkesi memnun etmişti.

Farklı farklı ülkeler ve ırklar bu Yüce Kahraman hakkında araştırma başlatmıştı.

Yine, şu anda soylular ve zenginlere satılan gazete vardı, farklı ülkelerin gazatecileri kızın makalesini yazmak amacıyla bilgi toplamıştı -- --.

Ve, makaleyle aynı zamanda resmi çizilen Leticia'ya, çok fazla kişi şaşırmanın yanında çekiciliğine de kapılmışlardı.

Yüce Kahraman olarak baskın gücü elinde bulunduran dünyayı daha görmemiş, sadece on dört yaşındaki kız.

Fakat, onun nadir bir görünümü ve zerafet sızdıran harakeleri vardı.

Leticia ile direkt olarak karşı karşıya gelen kişilerin ağzında kızın pozisyonunun farkını anladıklarınıdolanıyordu.

Kızın şöhreti kıtaya yankı vurmuş, zaman zaman Tanrı gibi tapılıp, resmen yaşayan efsane olmuştu.

Bu “Tanrı'ya yaklaşan kişi” denilebilecek Kahraman Leticia -- --

“Leti... Oraya otur”

“Etto, Imm... Şey, onii – chan ile sonunda buluştuğum için mutlu oldum”

“Bahane yok otur”

“... Tamam”

Kafasında damarları çıkmış bir şekilde oturan Wynn'in önünde, şu anda gönülsüzlükle diz çokmüş oturuyordu.

Arkasından bağlanmış altın sarısı saçları, kafasından aşşağı sarkıyordu.
“Oi, bu dünkü çocuk değil mi? De , dün farketmemiştim ama Leticia-sama değil mi !? Neden benim odamda !? Ondan da önce neden diz çökmüş !?”

İkisine bakıp paniğe kapılan aynı odadaki Locke'ydi. Kollarını birbirine bağlamış Wynn ve diz çökerek oturmuş Leticia'yla karşılaşınca odada dört dönmeye başlamıştı.

“Etto, çay istermisiniz ?”

“Locke sakinleş. Zaten biraz sonra kahvaltı zamanı”

Yurdun mutfağına çay almak için gidmeye kalkan, yarı uykulu bir şekilde fırlayan Locke'yi Wynn normal olarak durdurdu.

“Etto, Locke-san? Lütfen zahmet etmeyin”

Diz çökmüş şekilde oturan Leticia'da, iki arada bir derede kalmış gibi gülümseyerek Locke'ye kafasını eğdi.

“Aah! Gerçekten, neden Leticia-sama benim odamda! Neden diz çökmüş bir şekilde oturuyor! Hiçbirşey anlamıyorum. Açıklasan iyi edersin!”

Locke kafasını kollarının arasına alarak haykırdı.

“Are? Locke dün Leti'le karşılaşmamış mıydın? Leti'yi tanıtmadım mı?”

Şu anda etrafı ayağa kaldıracak gibi gözüken Locke'nin karşısında, Wynn sakince karşılık verdi.

Bunu gören Locke'nin yüzü ağlayacak gibiydi.

“Gazete okuyan birisi, Leticia-sama'yı tanımamasının imkanı yok!”
“Maa, sakinleş”

“Ondan önce, neden Leticia-sama diz çökmüş vaziyette oturacak duruma geldi!? Burada ne olduğunu açıkla!”

Yakasını yakalamak için gelen Locke'den kaçınan Wynn Leticia'yla bakıştılar.

“Bu, biraz buraya gel”

Yataktan kalkan Wynn Locke'yi odanın penceresine çağırdı. Locke diz çökmüş bir şekilde duran Leticia'ya endişelenerek, Wynn'in yanına gelerek baktı.

“Huh? Bu da ne?”

Locke pencereden baktığı dışarısı -- -- orada resmen tayfun yada kasırga geçmiş gibi, yapraklar acımasız bir şekilde etrafa dağılmış, her yeri çıplak ağaçlar vardı.

“Şey, her zamanki gibi sabah uyanıp kılıç antremanı yapmaya başlamıştım ama -- --”

Wynn şaşkın bir şekilde başını döndüren Locke'ye, bu sabah olan şeyleri anlatmaya başladı.
___________

“Onii-chan!”

“Ne... Le, Leti!?”

Muazzam bir kılıç aurası.

Binanın gölgesinden bir anda ortaya çıkan kişi, Wynn'in şu ana kadar kafasında canlandırdığı kişinin kendisiydi.

Leticia yatay bir şekilde kılıcını salladı.

Kiin!

“Gu... ...”

Kılıçla sadece bu darbeyi karşılamakla, vücudunu alıp götürecekmiş gibi hissetti.

Leticia'nın kılıcının oluşturduğu rüzgar basıncı, bir şekilde savuşturmaya çalışan Wynn'in bedenine darbe indirdi.

Wynn zayıf görünüyordu ama, küçük yaştan beri geliştirdiği vücudu sert olduğundan, göründüğünden daha fazla dayanıklıydı.

Böyle Wynn'in vücudunu acımasız bir güçle uçurabileceğni düşünülebilen fiziksel güç, kısa boylu Leticia'nın o ince kolunun öyle bir güç taşıdığını mı söylüyorsun?.

Kollarını bacaklarıyla destekleyerek*, bir şekilde Leticia'nın kılıcını savuşturdu.

// Bacaklarını kollarına atmadı ha yanlış anlamatın :D //

Bu andan itibaren bir kaç kez daha çarpıştılar.

Leticia hızlı bir şekilde çarpışmaya devam etti, delme ve biçmeleri bir şekilde savuşturarak, gelen derbalerden bir açık bulmaya çalışmak Wynn'in elinden gelen tek şeydi.

Vücudunu tutup götürülmesine direndiğinden, karşı atak yapması zordu.

“Son kez gördüğüm zamandan daha da güçlenmişsin!”

“Onii-chan'da, benim kılıcıma buraya kadar, çok kişi dayanamaz?”

Leticia eğleniyormuş gibi gülümseyerek kılıcını sallamaya devam etti.

Bu yüz ifadesinde rahatlık vardı. O daha ciddileşmemişti.

Kılıç darbeleri git gide daha da hızlanmaya başladı.

Sınırı yokmuş gibi -- --.

Wynn bu kılıç hızına çılgınca yetişmeye çalışırken bile, bir açık arıyordu.

Leticia'nın ardışık saldırılarına karşı savunma yapmak için iradesini zorlamaya devam etti. Ama Şu anda bir an bile geri kalırsa, kaşla göz arasında yenilirdi.

Bu yüzden, Leticia dibine girip, ezici bir darbe indireceği anı hedefleyip -- --.

Kiin!

Bu darbeyi kullanarak, Wynn Leticia'yla arasına mesafe koydu.

Nefesini düzenlerken, Leticia'ya baktı.

“Leti”

“Ne oldu? Onii-chan”

Yeniden tekrar edebildikleri bu durum -- --.

Wynn iki eliyle pozisyon aldığı kılıcı indirerek, Leticia'ya yaklaşmaya başladı.

Leticia da kılıcı iki eliyle tutarak pozisyon aldı, Wynn'in ne planladığını anyamamıştı.

“Şey”

“Un?”

Wynn sol elini anlına koyarak yavaşça etrafa baktı.

“Sen, bunun hakkında ne yapacaksın?”

“Ah... ...”

Wynn'in gözlerinin baktığı çevre, mütiş bir şekilde sallanan Leticia'nın kılıcının rüzgar baskısından yapraklar etrafa saçılmış, ağaçlar çıplak bir şekilde dikiliyordu-- --.

Wynn ve Leticia ondan sonra bir saat kadar, kılıcı süpürgeyle değiştirip temizlik yapmaya başladılar.

“Ve işte, bu sabahki durum”
“... Ah , ne desem bilemedim”

Hiçbir şey diyemem yüz ifadesi yapıp, Locke şu anda diz çökmüş Leticiaya baktı.

Önceden sarayın bir bölümü olan bu yurda, farklı farklı savunma büyüleri konulmuştu. Yine okul olarak kullanılması kararlaştırılıp ses duvarı büyüsü de istiflenmişti.

Saray olduğu zamandan farklı olarak, asil çocukları yaşayacağı için, Wynn gibi sabahın köründe kalkıp antreman yapan yoktu ama, buna rağmen antremandan dolayı oluşan gürültüden, arasıra okulun üst tabakarına şikayet geliyordu.

Bu yüzden, yurda zarar gelmemiş ve insanlar bu olayı kim çıkardığını bilemezlerdi ama, tabikide ağaçlarda böyle bir durum yoktu.

“Cidden...”

Wynn Leticia'nın karşısına geçip kollarını birleştirdi.

Bu şekilde üstten bakan Wynn'in karşısında Leticia yaşına uygun bir kız gibi gözüktü.

Sonra Wynn ağzını açtı.

“E, neden bir anda saldırdın?”

“Uzun zaman sonra yeniden karşılaştık değil mi? Onii-chan'a kendi gücümü göstermek istemiştim”

“Bu yüzden, aniden tehlikeli şeyler yapmana gerek yoktu!”

“Ugh...”

Wynn'in keskin azarlamasına, Leticia burun büktü.

“Gerçekten yeteneklerin artmış ama, çevrene hiç dikkat etmiyorsun”

Wynn bu andan itibaren sonsuza dek sürecek azarlamalara başladı -- -- Bu durum Locke'nin “Hey, bu kadar yetmez mi” diye, araya girmesine kadar yaklaşık bir saat sürdü. Bıkmış bir şekilde diz çöken Lericia, Locke'nin sözlerine reaksiyon olarak Wynn'e bakış attı.

“Hem, Leticia-sama da pişman olmuş”

Locke'nin kelimelerine, Leticia kafasnı sallayıp durdu.

Yaşlı gözlerle olan ifadesi, artık kahraman olarak hassasiyeti tamamen kaybetmişti.

“Maa, kahvaltı zamanı da yaklaştı, Locke de öyle diyosa”

“Evet, karnım acıktı”

Leticia sonunda azarlamalar bittiği gibi görünce rahatladı, karnının acıktığını hatırladı.

Her şekilde kılıç karşılaşması yapmışlardı.

Kahraman olsada karnı acıkırdı.

Diz çökmekten ayağı uyumuş, Leticia sallanarak ayağa kalmaya çalıştı.

“Buyur”

“Te, teşekkürler”

Elini uzatmış Wynn'e Leticia mutlu bir şekilde gülümsedi.

“Bu arada”

Locke ikisine biraz uzaktan seslendi.

“Neden Wynn Leticia-sama yla bu kadar samimi?”

“Neden mi? Çocukluk arkadaşıyız.”

Halen sallanan Leticia'yı destekleyerek cevapladı.

“Dört yıl önce Leti uzaklara seyehate çıkmadan önce, her gün beraberdik. Benim değerli arkadaşımdı.”

“Arkadaş...”

Bir an Leticia'nın yüzü düştü ama, bu küçük mırıldanmayı Wynn ve Locke duymadı.

“Artık görmüyeceğimi düşünüyordum ama, kim derdi ki geri dönceğini”

“Geri dönmek?”

// Lan aşşağıda yazanları okuyunca ne yazacağımı unuttum //

Şeytan krala boyun eğdirerek geri dömek garip miydi?

Locke bunu söylemek için ağzını açtığında -- --.

“Maa, asil prenses-sama olarak düşünmüştüm ama, on yaşında aniden evlenmeye gideceğini düşünmemişti. Ama, Leti. Gelin gittiğin yerde de az önceki gibi kılıç antremanı yaptın değil mi? Orada iyi kılıç öğretmeni tanışmış gibisin ama, bundan dolayı eve yollandın değil mi?”

Wynn genel olarak, okul bitince okul harcını ödemek için ya çalışıyor yada kılıç antremanı yapıyordu.

Sonra okulda, sivil olduğundan iletişim kurduğu kişiler Locke'yle birlikte,birkaç kişiydi.

Bundan dolayı, Wynn bilmiyordu.

Tabikide, Şeytan kralın boyun eğdirmek için kahramanın seyehate çıktığını biliyordu ama, kahramanın adını duymamıştı.

Bunun üstüne, zenginlerin onurlarını gösteren gazeteyi görme fırsatı olmamıştı ( Locke uzun zaman önce tatilde eve döndüğünde gazete okumuştu), normal olarak kahramanın resmini de görmemişti.

Leticia ve Locke kelimeler içinde kayboldu.

Leticia kendisinin seyehate çıkma sebebinin , evlenmeye gitmek gibi bir yanlış anlaşılma olmasına.

Locke, acayip bir şekilde Wynn'in cahil olmasına.

Sonra az önceye kadar Wynn'in Leticia'ya olan hareketlerini hatırlayıp, Locke düşündü.

-- -- Bilmemesi demek, zamana karşı yenilmez.

Her şekilde, Leticia'nın kahraman olduğunu bilseydi bile, büyük ihtimal Wynn'in hareketleri değişmezdi, diye düşündü.