044–Ve Bu Şekilde Şehrin Yapımını Bitirdik

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode



044 – Ve Bu Şekilde Şehrin Yapımını Bitirdik




Çevirmen: Bakakuun
.
.
.
.
Savaşta bittiğine göre şehrimize geri dönmemiz iyi olur.
Açıkça söylemem gerekirse, sayıları iki bine yaklaşan ekstra takipçilerle dönmek biraz yorucu.
Yani, geri dönme marşını Hakurou’ ya bırakacağım.


Souei çoktan geri döndü ve herkese zaferimizden bahsetti.
Aynı zamanda yeni gelenler için geçici yerleşim yerleri de kurmalıyız.
Souei’ yi geri gönderdikten sonra benimle birlikte kimin şehre hızlıca döneceğini düşündüm.
Ranga sırtında iki kişiyi taşıyabilir, Yıldız Lider de bir kişi alabilir…
Ama kimin geleceği hakkında bir karara varamadılar.
Shion “Lordumuzun bakımından ben sorumluyum!” dedi, Benimaru şehrin koruması hakkında bir şeyler söyledi.
Gerudo da midesi ile taşıma kabiliyetinden bahsederek gruba dâhil edilmek istedi.
Dürüst olursam kimin geleceği umurumda değil.
Bir saniye! [Gölge Yürüyüş]’ünü benimde kullanabildiğimi şimdi hatırladım.
Bu şekilde geri dönmeye karar verdikten sonra birden bire tartışma sona erdi.
Beni taşımak isteyen yüzü düşmüş Ranga’ ya ve birlikte seyahat etmeyi umut eden Shion’ un duygularına tamamen ihmalkârdım.
[Pekâlâ o zaman, sizden önce yola çıkacağım!]
Diye belirttim ve [Gölge Yürüyüş]’ ü kullanarak ayrıldım.
Vaaay be bu yetenek gerçekten elverişli! Hedefe düz bir şekilde başka bir boyuttan direk olarak hareket etmek gibi bir şey.
Oh oradaki açık araziyi de 〈Uçma Büyüsü〉kullanarak geçtim.
Baya, baya hızlı hareket ediyorum gibi hissettiriyor. Göz açıp kapayana kadar şehre vardım.
Görünüşe göre bu yetenek sadece tanıştığım benliklere ve ya canavarlara hareket etmekle sınırlı değil, aynı zamanda daha önce ziyaret ettiğim yerler içinde kullanılabiliyor.
Hala〈Uçma Büyüsü〉’ nü kullanarak hızlı uçamıyorum. Ancak, şu anki hızımda bile bunun en iyi ulaşım yolu olduğunu söyleyebilirim.
Bu deneme sürüşünden baya memnun kaldım.
Ranga’ nın grubu büyük olasılıkla 2~3 güne varacak.
Hakurou ve Üst Sınıf Orklar da en yakın bir aya varırlar.
Yani onlar varmadan yaşayabilecekleri bir yer ayarlamalıyım.
Bazı karışıklıkların su üstüne çıkması normal olacaktır ama en azından önemli problemleri çözdük.
Şimdilik sadece rahatlamak istiyorum.
p-288

* * *

Daha sonra,
Herkes zamanında vardıktan sonra sorumlulukları paylaştırdım, ortam sakinleşti.
Şehir hızlı bir şekilde şeklini alıyordu.
Bir aydan kısa sürede varan Üst Sınıf Orklar, hemen gerekli yetenekleri Cücelerden ve Goblinlerden öğrendi.
Kaijin’ e göre,
[Zamanla birlikte belki Cüce İnşa Birimleri kadar iyi olabilirler.]
Dedi.
Bu şekilde, yeni işçi gücü de elde ederek hızlı bir şekilde daha önce masadan kaldırılmış projelere yönlendik.
Aynı zamanda ekipman ve erzak ulaşımına da başladık.
Artık ihtiyacımız olmayan çadırları sökerek Ork topluluklarına gönderdik.
Ork topluluklarına gönderilen Goblinler liderliklerini kurabilmiş ve gerekli temel ihtiyaçların gideriminde yardım ediyorlarmış.
Erzak değişimini sağlamamızla aynı anda iyi bir değişim sistemi de kurduk.
Tabi bunun sonunda, antik de diyebileceğimiz, değiş tokuş sistemini kurdular ama bunu düşünebilmeleri bile harika bir şey.
Ayrıca, daha o kadar mamul de üretmiyorlar bu yüzden bunun gibi şeyleri öğrenmek için istedikleri kadar zamanlarını alabilirler.
Şimdilik çok fazla çeşitlilik yok; genellikle patates vari ekin üretimi mevcut.
Zorlu hava koşullarında bile büyüyebiliyor.
Aynı zamanda iyi besleyici değerlere sahip ve lüks bir yiyecek diyemesek de hakkında, hayatınızı idame ettirebilirsiniz.
Bu şekilde tohumları aralarında dağıtarak nasıl yetiştirileceğini de öğrettik.
Belki iki yıla kendi kendilerine yeterli bir hale gelebilirler mi? Kesinlikle böyle umut ettim…
Gerudo çadırların ve tohumların ulaşımında baya yardımcı oldu.
Daha önce de belirttiği gibi, parçalarına ayrılmış çadırları yuttu ve köylüler arasında dağıttı.
Ancak, başarısının büyük bir nedeni Yıldız Kurtları ile birlikte [Gölge Yürüyüşü]’ nü kullanabilmesinden kaynaklanıyor.
Gerçekten öğrenmek için alın teri döktü ve yeteneği ilk kullanabilenlerden oldu.
Gerisi sakin bir şekilde devam etti.
Yani, dağlık araziye olacak yolculuk yürüyerek aylar alırdı, bunun yerine bir günde yolculuğunu gerçekleştirebildi.
Bu yüzden yeteneği de kullanarak köyler arası iletişim ağı kurduk.
Basit bir şekilde söylersek, Posta Hizmeti diyebiliriz.
Örnek olarak bir tahta parçasına bir şeyler karalayarak bunun köyler arasında gezinmesini sağlayabilirim.
Yine de burada az kişinin okuma yazma bildiğini söylemek zorundayım ve sesli bir mesaj yollamaya da korkuyorum.
Kim bilir köyden köye ulaştırılırken mesaj ne hale gelir.
Umarım ki okuyabiliyorlardır bir de [Telepatik İletişim]’ in o kadar uzağa ulaşmadığını düşünürsek.
Ama bu daha sonra düşünülecek bir şey.
Bu şekilde topluluklar arasında bir takım iletişim ağı oluşturmayı başarabildik.

Ve karşıma çıkan bir herifi de unutmamalıyım.
Gabil.
Bu salak gerçekten şehrimize geldi.

[Iyaa…ha ha ha! Bu, ismi Gabil olan, gücünüz olmak için acele içerisinde yanınıza geldi, Rimuru-dono!]

Yüzsüzce bunları dedi.

[Öldürelim?]

Shion ciddi bir yüz ifadesi ile bana sordu.
Hani “ciddi!” olduğunu belirten ve “kesinlikle ciddi!” diye anlaşılan bir yüz ifadesi ile.
Gabil bembeyaz oldu ve

[Özür dilerim, kendimi bilmez davrandım! Özür dilerim!
Lütfen size hizmet etmemize izin verin Rimiru-sama!
Kesinlikle sizin işinize yarayacağımızı kanıtlayacağız!!!]

Hemen kendisini düzeltti ve dogeza haline büründü.
Anlaşılan babası tarafından sürülmüş ve gidecek başka bir yeri yokmuş.
Yani, sonuçta acınası gözüktüğünden onu karşılamaya karar verdim.
Bahse girerim yine kendisini kaybedecektir de.
Hmm? Yakından incelersem, görünüşe göre Lider’ in Gardiyan Yüzbaşısı da aralarında.

[Hmm? Yüzbaşı-san, neden buradasın?]
Bunu sorduğumda,

[Çok takdir ettiğim Souei-sama’ ya hizmet etmek için geldim!]

[Ne? Beni, Gabil’ i takdir ettiğin için gelmedin mi?!]

[Ben diğer kas beyinlilerden farklıyım! Bu kadarı açıkça belli!]

Aralarında kavga etmeye başladılar.
Çoğunluk, görünüşe göre Gabil’ i takdir ettiği-saygı duyduğu için gelmiş ama aralarında Gardiyan Birliklerinden da olanlar var.
Yani, Souei’ ye hizmet etmeleri hakkında bir sıkıntı görmüyorum.

[Souei’ ye hizmet etmek istiyorsan git ve onunla konuş. Ama bu aklında bulunsun, o bir Ninja. Onun gücü olarak yardım edebilecek misin? (Kullanışlı)]

[Öyle olacağız! Bu naif salaklardan farklıyız biz!]

[N-Ne dedin sen! Beni hafife alma, küçük hanımefendi!]

Görünüşe göre araları pekiyi değil.
Büyük olasılıkla birinin ayaklanmayı başlatıp diğerinin onları tutuklaması aralarında bir kine neden olmuş. Her neyse buna burnumu sokmayacağım.
Çünkü gereksiz bir şekilde yorucu olur.
Oh ve sonradan öğrendiğime göre küçük kız Gabil’ in küçük kardeşiymiş.
Akraba olduklarına göre o da kesin gariptir.
Ama babaları ne kadar iyi bir adamdı…

[Yani, Souei’ ye hizmet edeceğinizden, sana Souka diyelim
Diğer dörtlüye de,
Touka, Saika, Nansou ve Hokusou!]

Kızlar için çiçekli ve erkekler için mızraklı isimler. Tabi ki bunda daha fazla bir anlam yok.
Bu beşi Gardiyan Birliklerinde görev yaptı onları Souei’ ye bırakacağım.
Onlara isim verdiğim an evrim geçirmeye başladılar.
Gabil bunu büyük bir kıskançlık içerisinde-imrenerek izledi.

[Kıskandın mı Gabil-kun?
Ama senin adın zaten “Gabil!”]

Gabil hızlıca bana baktı.
Ve sonra vücudu parlamaya başladı. Hmm? Bu evrimin bir işareti…
Bunu düşündüğüm an büyük miktarda büyü enerjisi bedenimden ayrıldı.
Yine mi?!
Cidden… Kim isimlerin üzerine yazabileceğimi düşünebilirdi ki.
Yani, bunun olmuş olma olasılığı tamamen şansta olabilir. Ona isim veren öldü ve onunla aynı güce benziyorduk gibisinden? Neden olduğunu kesin olarak bilmiyorum ama Gabil’ i tekrardan isimlendirdiğim olgusu ortada.
Biraz daha yaptıkları hakkında düşünmesini istedim ama evrim geçirdikten sonra ne kadar kibirli gezeceğini düşününce… Lanet olsun, işte şimdi kortum bak!
Bunları düşünürken Uyku Moduna geçtim.

Ertesi gün, geri kalan yüz civarı Kertenkele Adamlara da isim verdim.
İsimleri alfabeden harfler seçerek verdim.
20 isim limitimdi. Zaten güçlü canavarlar olduklarından isim vermek baya büyü enerjisi kullanıyor.
Duramaz mıyım ki?
Nedense, geçmiş hayatımda olmadığı kadar çok çalışıyorum gibi hissediyorum.
Gabil, nedeni Gabil, suçlu Gabil.
Bu kesinlikle doğru olduğundan ona bir büyü mermisi yollayalım.

[N-Ne yapıyorsun?!]

Şaşırmış bir şekilde sesini yükseltti.

[Alıştırma yapıyorum!]

Diye cevap verdim.
Mutlu bir şekilde kabul etti. Gerçekten salak, Gobuta ile yarışabilecek derecede.
Bu arada, gereksiz olduğundan ona mermi yollamadım.
Gabil Dragonewt’ e evrim geçirdi.
Sıkı kat kat yapılmış bariyerlere benzeyen garip pullarla kaplandı.
Ah ve garip demişken Dragonewtlerin dış görünüşleri cinsiyete göre değişiyor.
Erkekler Kertenkele Adam halleriyle çok farklı değil. Ejder kanatları ve boynuzları çıkardılar, sert pullarla çevrelendiler – bu kadar.
Yani, siyahımsı yeşil ten renkleri de siyahımsı mor bir renge büründü.
Bir diğer yandan, kadınları insan formuna büründü.
Aslında baya güzeller hani.
Dahası istedikleri zaman kendilerini sert pullarla bürüyerek kanatlar çıkarabiliyorlar.
Eğer İnsan halime dönüştükten sonra Kara Yılan’ ı ve Dev Yarasa’ yı taklit etsem bu şekilde olurdum.
Belki o Kara Yılan Ejder türlerindendi.
Yani, Gabil bana sıkıntıdan başka bir şey sağlamadığından savunma gücünü denemek istedim sonuçta bunu kendinizin denemesi zor. Bir deneme mermisi yolladım. Hasar almadı.
Ona normal bir mermi yolladım oda normal bir şekilde karşıladı… Bunun normalden beş kat daha güçlü olması gerekirdi…
Yani, belki o kadar salak ki acıyı hissetmiyor ya da daha beteri benim acı dayanıklılığımı elde etti.
Dinozorların acıyı hissetmediklerini söylerler, belki oda…

Şimdi evrim geçirdiklerine göre nereye yerleştirsek.
Suya ihtiyaçları varsa yakınlarda nehir var.
Ve sadece yüz kişi için başka bir köy yapmakta can sıkıcı olur.
Mağara da yer altı gölü vardı ama yakalayacak balık yok ve büyü enerjisi de yoğun orada.
Yani, sonuçta Gabil olduğundan bu kadarıyla başa çıkabilir, değil mi?
Orada yerleşmişken Hipokte Çimi de yetiştirebilirler.
Ancak, onları o mağaraya yollamak tehlikeli mi olur ki?
Beş gardiyanı Souei’ ye bıraktım.
Umut ederim ki onları iyi birer ninja ve kunoichi haline getir.
Korktuğumdan, antrenmanlarından kaçınacağım kesinlikle.
Ancak sıkıntı veren Gabil’ in grubu.
Onları mağaraya yollasam canavar yemi olmayacaklardır ama…
Dragonewt olarak savaş güçleri B+ sınıfı.
Oradaki çoğu canavarı alt etmekte sıkıntı çekmemeliler ama Kırkayağı alt etmeleri biraz sıkıntılı olabilir.
Ama tecrübeli savaşçılar olduklarından ve silah taşıdıklarından bir şey olmaz, değil mi?
Gabil hakkında da endişelenmemeliyim. Evrimi onu A- sınıfına yerleştirdi.
Aynı zamanda baya yüksek miktarda büyü enerjisine sahip oldu.
Belki zamanla A sınıfı olur.

[Gabil, Hipokte Çiminin mağaralarda yetiştirimini sana bırakmak istiyorum, ne düşünüyorsun?]

Sorduğum zaman,

[Lütfen bana bırakın! Gabil, etini dişine takarak sizin için çalışacak!]

Normal bir şekilde cevap verdi.
Bu sorumluluğu ona bırakacağım.
Ayrıca, eğer orada yaşamaya başlarlarsa aynı zamanda mağaranın bekçiliğini de yaparlar.

Ve Gabil’ in grubu mağaralarda Hipokte Çimi’ ni yetiştirmeye başladı.
Hala aklımda asılı kalan endişelerim vardı bu konu hakkında o yüzden kontrol etmeye gittim ama durumları normal.
Ve mağaranın içinde devamlı bir şekilde savaştıklarından daha da güçlü bir hale geliyorlar.
Şimdi, sadece beş kişiyle Kırkayağı alt edebiliyorlar.
Ne kadar güven verici.
Onlara yeni silahlar yollamalıyım, diye düşündüm.
Ve bu şekilde zaman geçti.

* * *

Şehre dönmemin üzerinden iki ay geçti.
Tam herkes buradaki yaşama alışırken ve üretim de iyiyken, son evi de dikerken,
Goblinler,
Söylemem gerekirse, sayıları sekiz bin civarında.
Birden bire ortaya çıktılar ve önümde eğilerek,

[Eğer yapabilirseniz, lütfen bizi de hizmetçileriniz haline getirin!]

[[[Naçizane bir şekilde yalvarıyoruz!!!]]]

Önümde yere kapanarak bunları dediler.
Bir an düşündüm.
Eğer onları reddedersem bu sadece daha sonra ortaya çıkacak kargaşalara tohum olabilir.
Ayrıca, eğer reddedersem bu yeni bir ayrımcılık tarzı da oluşturabilir.
O yüzden kabul edelim, diye karar verdim.

[Tamam. Ama tembellik eden her kim olursa onları sürerim, tamam mı?]

[Tabi ki!!!]

Çok düşünmeden kabullendim onları.
Ama bunu farkında değildim, başka bir kargaşa rotasını bana çevirmişti.
Yine! Çığlıklarım hemen sonra duyulabilirdi.
Kısaca, sayıları kullanarak Yeşil Birlikleri oluşturdum.
Bu ünlü Yeşil Birliklerin doğduğu an olacaktı. Sarı Birliklerle birlikte savaş alanında eşiti olmayan olarak bilinecek ve savaş gücümün temelini oluşturacaklardı.
Şimdilik, sadece pis Goblinlerdi.
Bir ay sonra onlara isim vermeyi bitirdim.
Ama bu tamamen bir trajedi değildi, büyü enerji miktarım arttı.
Yani, boşalta boşalta devamlı kullandığımdan az bir şey artması normal.
Bu şekilde Goblinlere isim vermeyi de bitirdim.
Onlara isim verinceye kadar herkes için ev yapımını da bitirdik.
Goblinlerin şimdilik misafirhanede kaldı ama bu yine de öadırda yaşamaktan iyidir.
Su çekme sistemimizde vardı, her evde bir kuyu mevcuttu yani baya gelişimmiş bir şehirdi.
Sifonlu tuvaletin de olması bir lütuftu.
Pompalanan suyu taşımaya gerek vardı ama güçlü canavarların umurunda değildi bu.
Aynı zamanda tuvalete çıkmayanlar da var, ben de dahilim.
Ancak şehrin kokmasına izin veremeyiz.
Bu kadarına izin vermeyeceğim.
Ancak, yine de daha başarıyı tatmamış-görmemiş arazi ve hayvan çiftlikleri mevcut.
Şehrin bolluk ve bereket içerisinde büyümesinden emin olmak istiyorum.
En sonunda barış içerisinde yaşayabileceğim bir yer elde ettim.
Şimdi burada benimle olanlar;
Oni- 6 kişi
Fırtına Yıldız Kurtları – 1 kişi
Yıldız Lideri – 1 kişi
Yıldız Kurtları – 100 kişi
Goblin Binicileri – 100 kişi
Goblin Kralı – 1 kişi
Goblin Lordları – 8 kişi
Hobgoblinler – 8,657 kişi
Ork Kralı – 1 kişi
Üst Sınıf Orklar – 1,984 kişi
Dragonewt’ ler – 106 kişi
Ve destek olan dört Cüce.
Daha bu arazilerde yaşayan on binlerce canavar mevcut.
Ve bu şekilde Şehri bitirdik.

☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽
İKİNCİ KİTAP BİTTİ
☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽


Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm