040–Ork Felaketi

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode



040 – Ork Felaketi


Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm 


Çevirmen: bakakuun
.
.
.
Kertenkele Adamların Lideri umutsuz bir şekilde Ork Askerlerinin saldırısını tutmaya çalışıyordu.
(Geriye kalan) Birliklerini birbirleri ile iletişim içinde olarak dörde böldü ve tünellerde konuşlandırdı.
Yolladığı birliklerin sayıları fazla olmaması ve düşmandan sayılarının az olması haricinde tünellerin dar olması tek iyi haberdi.


Eğer şahsi güçleri düşünülürse, az sayıda olan Kertenkele Adamların Askerleri, Ork Askerlerine göre daha güçlüydü.
Sivillerin toplandığı salonda kadınlar ve çocuklar vardı ve onların önlerinde savaşabilecekler ön safları koruyorlardı.Her ihtimale karşı tünellerden gelebilecek bir saldırıya karşı koruma hattı oluşturmuşlardı.
Lider savaşın durumunu inceledi ve bir günden fazla dayanamayacaklarını ön gördü.
Birlikleri yorgunluklarını dindirmek için sık sık değiştirmesiyle iyi bir şekilde karşı koyuyorlardı ama yine de koruyanlar ve dinleneneler arasında bir boşluk vardı.
Şu anki savaş güçleri 1.200’ den azdı.
Tekrardan gruplaşmasalar bile birkaç birlikte ölenlerin olduğunu görebiliyordu.
O sıra da başka bir karabasan Lider’ i ele geçirdi, Ork Askerleri sarı bir ruh enerjisine bürünmüşlerdi.
Düşündü ve yanıta kısa bir sürede ulaştı. Ork askerlerinin şahsi savaş güçleri artıyordu.
O kadar büyük bir artışın olmamasına rağmen şimdi Kertenkele Adamlara karşı gelebilecek güce sahiplerdi. Şimdiye kadar Kertenkele Adamların şahsi güçleri onları yerlerinde tutabiliyordu ama şimdi bu avantajı kaybetmişlerdi.
Daha fazla sürerse… Onları bekleyen kader onurlu bir şekilde ölmekti.
Lider azmini güçlendirdi.
Kaçmak işe yaramazdı, daha fazla karşı koymaya çalışmakta gereksiz olurdu.
Yine de…
[Dinleyin!!! Kadınlar ve çocuklar buradan tahliye edilecek! Gardiyanlar, buraya gelin! Siz kadınlara ve çocuklara eşlik edeceksiniz koruyabildiğiniz kadarını canınıza mal olsa bile koruyun! Pes edenleri affetmem! Yeni bir hayat için ne kadar kurtarılabilirse kurtarılmalı!!!]
Bu şekilde geriye kalan bütün onurunu bu kelimelere aşılayarak yüksek bir sesle haykırdı.
[Lider, bunu yapacak mısınız?]
Gardiyanların ikinci yüzbaşısı sorgu içerisinde yaklaştı.
[Biliyorum ama Orkların istedikleri gibi hareket etmelerine izin veremem! Onlara Kertenkele Adamların gücünü göstereceğim!!!]
Zayıflığını asla gösterme.
Onun için, bu ona umut veren Kertenkele Adamların gücüydü.
[Savaşçılar! Şimdi kendinizi Ork işgali altında ölmeye hazırlayın! Kadınların ve çocukların kaçması için gereken zamanı canlarınızla kazanacaksınız!]
Bu şekilde savaşçı grubuna ilham verdi.
Kertenkele Adamların yüzlerinde umutsuzluk yoktu. Düşman güçlü olsa bile, kadınlar ve çocuklar kurtarıldığı halde bu onlar için bir zaferdi.
Gelecekleri yok olmayacaktı.
İleride sıkıntı çekeceklerdi ama bu onların soyunun sonu demek değildi.

[ [ [ U~o o o o o o o ! ! ! ] ] ]

Haykırarak korkularını dağıttılar.
Mağaranın içerisi Kertenkele Adamların haykırışlarıyla bir yıldırımın vereceği şiddetle titredi ve savaş çığlıklarıyla doldu.
Durumdan memnundu, kadınların ve çocukların kaçmaya çalıştığı yerden bir ses duyuldu.

[Bu rahatsız edici Lider-dono, verilen söz daha gerçekleştirilmedi. Sizin burada beklemeniz gerekmiyor mu?]

Sessizce kimsenin fark etmediği bir adam duruyordu orada.
Koyu bir ten rengi rengine sahip mavimsi saçları vardı. Mavi gözlü, 190cm boyunda bir İblis.
Bir kez bu İblis ile görüşmüşlerdi, kendisini Souei diye tanıtmıştı.
Geldiler mi? Hayır daha ittifak kabul edilmemişti. Ama…

[Souei-dono… Vardılar mı? Onursuz bir şekilde davrandığımın farkındayım ama sizin önerinize ihtiyacımız var…]

[Öneri…? Neden bahsediyorsun? Bunu gibi bir şey hiç yardım etmeyecektir. Lütfen hepiniz burada bekleyin. Verilmiş söz yarın gerçekleşecek. Yarın, Lordum buraya gelmeyi diliyor.]
İttifak için verilmiş söz. Onları koruyup koruyamayacağını bilmiyor. Ama…

[Ancak, yakınımıza Orklar saldıracak!]

Bu sözleri duyduktan sonra Souei Ork Askerlerinin sesleri ile dolu tünellere baktı.
Bakışı sanki değersiz bir şeye bakar gibiydi.

[Bunların gürültülü mideleri kesinlikle sakinleşmeyecektir… Pekâlâ. Hepsini temizlemem gerekiyor anlaşılan. Bir dakika, sadece bir dakikaya ihtiyacım var.]

Dedi ve sakin bir şekilde yürümeye başladı.
Bu bir illüzyon muydu? Souei’ nin bedeni bulanıklaşmaya ve üst üste binmeye başladı… Hayır! Dört adet klona bölümdü.
Her biri tünellere yöneldi, Kertenkele Adamların kendilerini savunmaya adadıkları yere ulaştılar.

[Yedek]

Bu kelimeyi dedi.
Her tünelde dört Klon Ork Askerleri ile yüzleşiyordu.
Ve Kertenkele Adamlar gözleri önünde gerçekleşen inanılmaz merasime tanık oldular.
Şimdiye kadar canlarına okuyorlardı, Ork Askerleri cehennemden gelmiş açlık İblisleri gibi görünüyorlardı, tek olan Souei’ nin savunmasını geçemezler gibi bir olasılık onların gözünde mümkün değildi.
Her tünelde sadece tek bir kişi duruyordu.

[Misaitoayazenjin! (Zapt Edici İpliğin Giyotin Formasyonu)!]

Parlak ipliğin katledici dansıydı.
Demir İplik tünelin içine bir anda yayılmıştı ve Souei’ nin isteği üzerine hareket ediyordu. Tekniğini kullandığı anda Ork Askerlerinin bedenleri param parça oldu.İşgal edenler hiçbir karşı koyma olmaksızın bir kıyım bekliyorlardı.
Maalesef Ork Askerleri her tünelde Souei’ nin Klonlarının kullandığı teknik tarafından katlediliyordu.
Kendi benlikleri olmadığından sadece basit bir emre uyuyorlardı, bu yüzden korku hissetmiyorlardı.
Teker teker, sanki bir örümceğin ördüğü bir ağ kafalarını boyunlarından ayırıyordu. Bu ipliğin dehşet verici tuzağı hayatın kendisini çalıyordu Orklardan.
Cesetleri özümseyenler küçücük parçalara bölünmüşlerdi, devam etmeye çalıştıkları müddetçe tünelde katledilebileceklerdi.
Bu sahne sonu gelmez bir şekilde kendisini tekrar etti, Kertenkele Adamların ağızlarından hiçbir ses çıkamıyordu.
Labirente benzeye bu savaş alanı Souei için yaratılmıştı sanki.
Yayılmış olan bu keskin tuzağın birden farklı formu mevcuttu; duruma göre değiştirebiliyordu. Bu sefer Souei Ork Askerlerinin katledilmesine odaklanmıştı.
Hiç merhamet göstermedi, katliama düşünmeden devam etti.
Kertenkele Adamlar şaşkınlıkları içinde bir kelime bile çıkaramıyorlardı ağızlarından.
Başka bir boyuttan gelen bu güce tanık olmuşlardı. Gücünün kendisi korkuyu uyandırıyordu. Ezici ve hepsinin gücünün toplamından üstün güç, bu benliğin görüntüsü gücün görüntüsünün ta kendisiydi.

Durum değişti; o zamandan beri iki saat geçti.
Şimdiye kadar işgal etmeye gelen Ork Askerleri kolayca alt edilmişti ve birden bire geri çekilmeye başlamışlardı.
Savaşın gidişatını değiştirecek bir şey mi gerçekleşmişti?
Souei içinden düşündü.
Klonlarını kullanarak altı Klonu anlık bir şekilde ortaya çıkarmıştı. İki Klon dışarıya çıktığından, şimdi salonu koruyan dört Klon vardı.
Gerçek bedeni gölgeler içerisinde barınıyordu, Klonları kontrol ederek.
Artık bir sıkıntı kalmadı. Geri kalan iş Klonlara bırakılmıştı.
Souei’ nin gerçek bedeni kimse fark etmeden hareket etmeye başladı.
Lordu Rimiruya doğru.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

İblis Lordu Yıkım kendisini bir İblis Lordu olarak adlandırmıştı. Dahası ismi başkasınıdı. Ya da bu durumda bu ismi çaldı demek daha mı doğru olur?
İblis Lordu Yıkım Gelmudo’ nun bir İblis Lordu olma arzusunu yerine getirmişti ama esas İblis Lordu olmak isteyen Gelmudo idi.
Ork Lordu kendi benliği (ego) olmadan ona sadıktı. Tabi ki bunun gibi bir şeyin farkında değildi, bu hisse karşı bir bağı yoktu.
Birden bire egosu gelişti ve gözleri zekanın verdiği parlaklığa büründü.
Kendisini İblis Lordu, İblis Ork Lordu Yıkım olarak adlandırmıştı ve bir Ork Lordu ile karşılaştırılamayacak derecede güce sahip olup evrim geçirmişti.

Arkamda Benimaru savaş duruşunu almıştı.
İblis Ork Lordu Gelmudo’ yu bir tehdit olarak algılamış olmalı.
Şimdiye kadar gösterdiği gülümseme yok olmuş yerini ciddi bir ifade almıştı.

[Rimiru-sama, bunu ben halledeceğim!]

Dedi, Kara Alev Zindanı (Cehennem Alevi)’ ni kullandı.
Ateşleme işaretini telepati ile algıladım ve gökyüzünde yerimi aldım. Kanatlarımın olması iyi bir şey.
İblis Ork Lordu Yıkım (Gelmudo) oluşan kubbenin tam ortasındaydı.
Kubbenin içi yüksek sıcaklıkla birlikte çatan bir fırtınaydı, bu İblis Lordunu zayıflatarak kül edecekti.
Ancak…

On saniye sonra İblis Ork Lordu Yıkım sakin bir şekilde kaybolan kubbenin merkezinde belirdi.
Isı dayanıklılığı yeteneğini aktifleştirmemişti, daha doğrusu bunun gibi bir yeteneğe sahip değildi, cildinde şiddetli yanıklar vardı.
Ama bu hayati tehlike taşıyan bir hasar değildi. Kendisini Isı Dayanıklılığına benzer bir şekilde aura’ sı ile sarmalamıştı. Dahası yanık cildi kendisini iyileştirmeye başlamıştı. Gelmudo ile tıpatıp aynı yeteneğe sahipti; onunda kendini iyileştireme yeteneği vardı.
Şimdi büyü enerjisi önceki haline benzemeyen bir şekilde yoğundu. Şu an artık kendi kendini İblis Lordu olarak ilan etmiş birisiydi. Aksine Dünyanın Sesi’ nin de önceden bildirdiği gibi, şimdi “İblis Lordu Türü” olmuştu. Evrim geçirmiş ve gerçek bir İblis Lordu olmuştu.
Bu herif kesinlikle şimdi öldürülmeliydi yoksa gerçek anlamda Yıkım olacaktı. Önümde gerçekleşen olayları gördükten sonra buna inandırıldım.
Benimaru kaşlarını çatmıştı çünkü öldürücü tekniğine göğüs gerebilmişti İblis Lordu.
Gerçekten de Kara Alev Zindanı (Cehennem Alevi) güçlü bir yetenekti. Ancak, Geniş Çaplı Tahribat Yeteneği tek bir kişi için kullanılırsa gücü zayıflayacaktır. Enerji odaklanmak yerine yayılacaktır. Tek bir şahıs için kullanılacaksa enerji daha konsantre edilmeli. Eğer bu şekilde kullanılırsa dayanıklılığı ve yeniden iyileşmesi bu duruma dayanamayacak ve tamamen küle dönüştürülecektir.
Benimaru’ dan sonra saldıran Ranga’ ydi.
[Kara Yıldırım]’ ı ona önerdiğim gibi tek bir noktaya odaklayarak ateşledi.
Direk hasar alan İblis Ork Lordu Yıkım Gelmudo’ nun bedeni gerginleşti.
Hedefi iyidi, bende bundan sonra bu şekilde kullanacağım bu yeteneği.
Menzil tek bir kişi için ayarlanmıştı, en güçlü seviyede.
Bedeni korlaşmış İblis Ork Lordu Yıkım (Gelmudo) durduğu yere yığıldı.
Tabi ki böyle bir şey gerçekleşecek, ben bile o saldırıya karşı koyamazdım.
Teke tek bir kapışma yerine tek kişiye karşı gruplaşarak kapışıyoruz, dahası beklenilmedik bir saldırı ile yendik onu – lütfen hakkımda kötü şeyler düşünmeyin.
Belki de, hangi Oni olursa olsun tek başına yenemez onu.
Ama, bunula birlikte savaş en sonunda biter… diye düşündüğüm an,

[Fuha~a! Acı denen şey bu ha! Ölümün eşiğini bile hissettim! Ama bu, yüce benim yok olması için yeterli değil!!!]

Kora dönüşmüş ve ölmüş gibi gözükse bile İblis Ork Lordu Yıkım ayağa kalktı.
Ona baktım – kendi kolunu kopardı ve yedi.
İblis Ork Lordu Yıkım Ork Askerlerine doğru yöneldi. Ork Askerlerini öldürerek onları yedi.
Nasıl bir düşman ama! Özümsediği her sefer, korlaşmış cildi soyularak yeni deri altından baş gösterdi.
Ayrıca kopardığı kolu da yeniden büyüdü.
Gerçekten, ne kadar muazzam bir iyileşme yeteneği.

[Benimle dalga mı geçiyorsun…]

Ranga istemsiz bir şekilde mırıldandı.
Absürt bir canavarın sınırını bile aşıyor, geçeklikten çok uzak bir varlık.
Görünüşe göre Ranga’ nın enerjisi o son saldırı ile bitmiş durumda. Oturdu ve hareket etmeyi kesti.
Enerji tasarrufu moduna mı geçti acaba?
Buna yapılabilecek bir şey yok. [Kara Yıldırım]’ ın enerji kullanımı devasaydı.
Son saldırısı ile artık bir süre bunu kullanamayacak.

Süzülüp geçen bir parıltı.
Fark edilmeden Shion Odachi’ sini tek bir hamlede salladı.
Bütün gücünü barındıran saldırısını Ork Lordu “Et Öğütücü” adındaki Satırı ile durdurdu.
Saldırı temas etmedi. Saldırıdan biraz hasar aldı ama ciddi bir şey değildi.

[Bu pis domuz bir İblis Lordu ha? Kendini beğenmişliğinde bir sınırı var!]

Diye haykırdı ve bir kez daha Odachi’ sini aura’ sı ile sarmaladı, kafasına kadar kaldırdıktan sonra aşağı doğru salladı.
İblis Ork Lordu Yıkım ayakları sarsılmadan ayakta durmayı başardı, bu sefer “Et Öğütücü Satırı”’ nı iki eli ile kaldırdı. Kılıç ve Satır çarpışarak şiddetli kıvılcımlara neden oldu.
İblis Ork Lordu Yıkım güç kapışmasını yendi. Fiziksel gücü Shion’ unkinden bile daha fazlaydı – Shion’dan, [Herkül Kuvveti]’ ne sahip olan o Shion’ dan.
Görünüşe göre fiziksel gücü aşırı derecede güçlenmiş… Bunu görünce bir iç çektim.
Shion saldırı yüzünden geri uçtu, İblis Ork Lordu Yıkım Shion’ u sonlandırmaya çalıştı.
Tehlikeyi fark eden Shion kendisini aura’ sı ile sarmaladı.
Ama görünen o ki bu saldırıdan ciddi derecede hasar aldı.
Yüzü hayal kırıklığı ile doluydu ve bir daha hareket edebilmesi için zaman gerekiyor gibiydi.

Hiçbir ses yaratmadan İblis Ork Lordu Yıkım’ın arkasında biri duruyordu. Yaşamının zirvesinde olan bir Samurai, Hakurou.
Ben bile gökyüzünden izlerken saldırısının hızını algılayabildim; temas edecek.
Bu durdurulamaz, kaçması da imaknsız bir saldırı. Kılıç İblis Ork Lordu Yıkım’ ın bedeninden tereyağını keser gibi geçerek iki ayrı parçaya böldü onu, kafası yerdeydi.
Yine de…
Ayrılan vücut parçaları sarı bir aura ile sanki ahtapotun kolları gibi birleşmişti.
Daha sonra yere eğildi, yerde olan kafasını almak için ve onu olması gereken yere koydu.
Bir korku filminden fırlamış bir sahne gibiydi, kimse söyleyecek bir kelime bulamıyordu.
Hakurou şaşkınlık içerisinde gözlerini açtı.
Şimdi eminim.
İblis Ork Lordu Yıkım muazzam olan yeniden  iyileşme yeteneği ile zorlu bir düşman.
Şimdiye kadar özel bir dayanıklılığı yok gibi gözüküyor. Ancak sıkıntı kendini iyileştirme gücü. Aynı zamanda bir dayanıklılık yeteneği ile birleştirilirse bu onu öldürmek imkânsız olur.
Ancak onu Alev ve [Kara Yıldırım] ile yakarsak savunmasını-yeniden iyileştirme yeteneğini bastırabiliriz gibi…
Ama artık bu imkânsız…

Benimaru ve Ranga’ nın büyü enerjisi kalmadı. Shion yaralandı ve şimdi Hakurou teke tek bir şekilde kapışıyor.
Hakurou’ nun saldırısı hedefini vurmadı, İblis Ork Lordu Yıkım’ ın da saldırıları başarısız oldu.
Bir ustadan beklenildiği gibi. Ancak bu ne kadar devam edecek, durum git gide kötüleşiyor.

O sırada,

[Zapt Edici İpliğin Giyotin Formu!]

Sesin duyulduğu anda İblis Ork Lordu Yıkım [Yapışkan İplik] ile yakalandı.
Bunu yapan Souei idi. Sessizce, Hakurou’ nun gölgesinde gizlenerek doğru zamanlamayı bekliyordu.
Anladım! Etkilenmiştim.
Bu şekilde, yüksek derecede kendini iyileştirme yeteneğin olsa bile şimdi bir anlamı kalmazdı.
Assolistler en son sahneye çıkar. Souei den de beklenilen bu.
Kendimi rahatlamış hissettiğim anda bir şeyin olması gerektiği gibi olmadığını hissettim.
Sarı aura’ sı [Demir Yapışkan İplik]’ in etrafında dolanmaya başladı.

[Kaos Yiyen]

İblis Ork Lordu Yıkım yeteneğini kullandı. Ork Generali üzerinde kullandığı zamandan daha da tiksindiriciydi.
Dokunduğu her şeyi eritiyordu.
Bu sarı aura şeyleri İblis Ork Lordu Yıkım’ ın yeteneğinin temeli olmalı. Aslına bakılırsa bu yetenek [Aç Kalanlar] Özel Yeteneğinin gücünden biri olmalı. Etkisi dokunduğu her şeyi eriterek ayrıştırmak. Dayanıklılık ayrıştımaya karşılık veremediği an, canlı ölümü tadacaktır.
İblis Ork Lordu Yıkım uğraşına devam etti.

[Zıbar! Gaki no kōshinenbu!!! (Ölüm Marşı Dansı)]

Bu Gelmudo’ nun kullandığı yetenekti. Ama güç seviyesi farklıydı.
Bunu sezen Hakurou ve Souei geri çekildi.
Benimaru’ nun [Kara Alev Zindanı (Cehennem Alevi)] yeteneği geride bir şey bırakmıyordu. Gücü mutlak olmamasına rağmen, dokunana hasar vemiyordu – bunun yerine aşınma etkisi barındırıyordu.Etki, güç, menzil – bunların hepsi birleştiğinde kesinlikle öldürücü bir saldırıya dönüşüyordu.
Neyse ki çok hızlı değil.
Eğer normal bir şekilde karşılarlarsa hasar almadan kurtulamazlar bu saldırıdan.

[Fuhah~a! Harika! Beni daha fazla eğlendirin! Siz baya lezzetli olmalısınız. Fuhahaha!Hepiniz benim yemeğim olacaksınız, kendinizi nasıl hissediyor sunuz?]

Oniler, savaş gücümün temelini oluşturan bu dörtlü, birlikte çalışmalarına karşın hala yenemiyorlardı.
Bu…

Artık bedenimin titremesine engel olamıyordum.
Bu titreme içgüdülerimden gelen bir titremeydi.
Bu fena, titremeyi durduramıyorum.

Bu, korku muydu?

Hayır, daha farklı bir şey bu.

Bu…

Haz. Evet. Bundan haz duyuyordum!

Ben, bedenimin en iç noktasından çıldırmış içgüdülerimden gelen sevinç çığlıklarımı artık durduramıyordum.
Ana savaş gücüm bu düşmanı yenemedi.
Yine de zihnimde korkudan eser yoktu.
Başlangıçta zihnimi kaplayan depresif his, artık kaybolmuştu.
Evet bu doğru, ben bu herifi düşmanım olarak tanımladım.
Seni sıkıntı verici olarak düşündüğüm için beni affet.
Uçmayı bıraktım ve yere indim.
Yaklaştığımda, sarı aura, Kaos Yiyen bana doğru hızlı bir şekilde hareket etti.
Bedenime sarıldığını ve yapıştığını hissettim. Bu hoş bir his değildi.
Anladım, yani beni yemeye çalışıyordu.
Şahane, eğer istersen yapabiliyormuşsun!
Sezgilerim ziller çalıyordu, müthiş derecede heyecanlı hissediyordum kendimi, bir gülümseme yüzümde kendini belli etti.
Sen beni yemeden önce, ben seni yiyeceğim!

Ve bu şekilde İblis Ork Lordu Yıkım ile aramda olan kapışma başladı.


☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽
TL Not: Yeni yılınız kutlu olsun, mutluluk ve şans getirmesi dileğiyle “Gizemli” Çevirmeniniz Bakakuun…


Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm