Sono Mono Nochi Ni...
Önceki Bölüm || Seriye Git || Sonraki Bölüm
Çevirmen: Kylerxy & Redaktör: ggurcan
50.
Bölüm: Hücum
Gece geç
saatlerde Maima köyüne gizlice girdik böylece kimse bizi görmeyecekti. Naminissa'nın
gösterdiği yer köyün eteklerinde bulunan eski bir dükkandı. Saklanırken
yaklaşmak mümkün gibi gözükmüyordu çünkü mekan ay ışığı altında
aydınlatılıyordu ve çevresinde hiçbir şey yoktu.
Şuan da
durumu gözlemlerken eski dükkana en yakın ahşap evin gölgesinde saklanıyorduk.
''Muhafızlar
var''(Orlando)
Orlando'nun
söylediği gibi, eski dükkanın kapısının önünde bir kişi vardı ve diğer iki kişi
etrafında dolaşıyordu. Herkes sırasıyla bir kılıç ve kırmızı kalkanla
donatılmıştı.
Ahşap evin
gölgesinde tamamen saklanan Orlando durumu kontrol etmeyi bitirdikten sonra
Naminissa'ya sordu.
''Naminissa-sama
yardım etmeye gittiğin zaman, orada kaç kişi vardı''(Orlando)
''Düşüneyim...
Görünüşe göre on kişi vardı ve üç kişi Wazu-sama tarafından
yenildi''(Naminissa)
''Yedi kişi
kaldı. Gardiyan görevi yapan üç kişi olduğundan binanın içerisinde dört kişi
var... Ancak, takviye almış olma ihtimalleri var, içeri de daha fazla insan
olduğunu düşünmek daha iyi olur...''(Orlando)
Oi, neden
konuşma bittikten sonra siz ikiniz bana bakıyorsunuz? Sanki benden bir şey
bekliyormuş gibi o parlak gözlerle bakmayın. Tamam, tamam, anladım... İçeri
girmemi istiyorsunuz... İç çekme...
''Yalnız
gideceğim ama ne olacağını bilmiyorum. Orlando, düzgün bir şekilde Naminissa'yı
koruyabilir misin?''(Wazu)
''Evet...
Üzgünüm, birebir savaşta kendime güveniyorum ama çok fazla rakip olduğunda
bilemiyorum bu yüzden korkarım ki sana yük olacağım''(Orlando)
''Endişelenme,
hala güçlenebilirsin bu yüzden şimdi bana bırak zaman gidiyorum!''(Wazu)
Naminissa
birisine dua eder gibi bir hareket yaparken kısık bir sesle mırıldandı
--''Dikkatli ol...''--.kime dua ediyorsun? Tanrıça-sama? Dünya Tanrıça-sama?
Durdur lütfen. Korkarım gerçekten ortaya çıkacaklar...
Evin
gölgesinden çıktım ve yavaşça eski eve doğru yürüdüm. Neden bir yerlerde
beklemiyorsun, Meru? Diye sorduğumda kafama oldukça sıkı bir şekilde sarıldı.
Benim
hakkımda endişeleniyor musun? Ne iyi bir kız~~~~~!
Meru'yu okşarken,
eski eve yaklaştım. Üç gardiyan ilerlememi durdurmak için bekliyorlardı. Daha
önce kapının önünde duran adam kılıcını işaret eder ve güçlü bir tonla
konuşurken bana yaklaştı.
''Dur!''
Diğer
adamlar da kılıçlarını çıkardılar.
''Bu yere
yaklaşmana izin verilmiyor. Dön ve ayrıl''
Uyarısını
görmezden geldim ve yürümeye devam ettim. Öldürme niyetini saklamaya çalışmadan
adam kılıcını bana çevirdi. Bir anda bana savurdu.
''Seni
uyardım''
Kılıç
yukarıdan geliyordu. Meru'ya vuracağından korktuğumdan, Meru'yu okşayan elimi
serbest bıraktım ve karşı saldırı gerçekleştirdim. Kılıç paramparça oldu ve
adam duvara uçtu ve daha sonra kırılmış duvar boyunca binanın içerisinde
kayboldu.
Yürümeye
devam ettim. Anında kırılmış duvara bakan iki adama vurdum ve daha önceki adamı
takip ederek ikisini uçarak gönderdim. İlk giden adamın yalnız kalacağını
düşünmüştüm bu yüzden onları da aynı yönde gönderdim.
Kapı açıldı,
onlardan farklı üç adam dışarı çıkmaya çalıştı ama onları odanın içine geri tekmeledim.
Yıkarken adamların bir süre uçuşlarını ve duvarı geçerek diğer tarafa
geçişlerini izledim. Uşak ve hizmetçi kıyafetleri giymiş bir kadın ve erkek bağlanmıştı,
iki adam sırasıyla kılıçlarını çevirdi. Opss, fazladan birisi var...
''Sen de
kimsin...''
Bana
sorarken bir adam hizmetçi kıza doğru kılıcını bastırdı. Mm... cevaplamalı mıyım?
Bunu merak ederken, aniden diğer adam çöktü. Bağlı olması gereken uşak adam,
özgür kaldı ve elbiselerinin tozunu silkti.
''Yardım
geliyor gibi görünüyor... Peki, duymam gerekenleri dinledim...''
''Piç!''
Son adam
uşağa öfkeli bir kesim yolladı ama zarafetle kaçındı. Kılıcın onun figürüne
ulaştığını hayal etmek imkansızdı. Bir saldırıdan kaçınırken onun
kıyafetlerinin hareketleri bile çok doğal görünüyordu.--''Ooh-''-- alkış
yollayıp mırıldandığım zaman, kılıçtan kaçınmasının ortasında olmasına rağmen
uçak zarafetle eğildi.
Yetenekleri
arasındaki fark gerçekten çok açık o kadar güçlüysen, neden yakalandı? Merak
ediyorum... Oh, daha önce ne dediğini hatırladım,-''duymam gerekenleri
duydum...''--başka bir deyişle bilgi toplamak amacıyla yakalandı. Belki de
böyle bir şey...
Bunu düşünürken,
uşak bana bir bakış attı. Ne istediğini merak ediyorum? Ve daha sonra hizmetçi
kızın durumunu hatırladım. Debelenirken iplerden serbest kalmaya çalışıyordu. Yardıma
ihtiyacı var gibi görünüyordu. Şimdilik ipi çözmesi için ona yaklaşacağım bir
müttefik değil mi?
''S-sen kim
olabilirsin?''
''Umm...
Yardım için geldim. İpi çözeceğim... Şimdi ipi çözeceğim. İpi çözeceğim, tamam
mı?''(Wazu)
Bana
inanmıyor gibi görünüyor ve şüpheyle bana bakıyordu. İpi aldıktan sonra,
arkamda saklanmasını rica ettim. Uşak memnuniyetle başını salladı. Akıcı bir
hareketle kılıçtan kaçındı ve bilinçsiz bir hale sokmak için adamın çenesine
vurdu…
Uşak bana
yaklaştı ve eğildi.
''Yardımlarınız
için müteşekkirim. Görünüşünden senin bir maceracı olduğunu varsayıyorum?''
''Ben
F-derece maceracı Wazu. Buraya Naminissadan bir istek üzerine geldim... Bana
ihtiyaç var mıydı?''(Wazu)
''Tabi ki.
Çok yardımı oldu, çok teşekkür ederim''
Uşağı takip
ederek hizmetçi de eğildi. Bundan sonra, adamları bağlamak için ipi kullandım.
Orlando ve Naminissa'ya katılmak için eski evden ayrıldık.
Naminissa
eski evde bağlı olan adamları krallıktan Şövalyeler gelene kadar köy şefine bıraktı.
Köyün içindeki bir hana yöneldik.