Sono Mono Nochi Ni...
Önceki Bölüm || Seriye Git || Sonraki Bölüm
Çevirmen: Kylerxy & Redaktör: ggurcan
43.
Bölüm: Köye Ulaştık Ama
Rinukku
Şehri ve İmparatorluk başkentini birbirine bağlayan yol üzerinde iki köy vardı.
Bunlardan birisi Oishi köyüydü ve Rinukku şehrinden 5 günlük yürüme mesafesindeydi.
Bunu Orlando'dan duymuştum. Köye ulaşmadan önce eğitim için çok fazla zaman harcamıştık.
Bazen bize rakip olarak ortaya çıkan canavarlar vardı, ayrıca düzenli olarak
birbirimizle kapıştık ve çeşitli şeyler yaptık.
Ancak,
hiçbir şey kavramadım, benim açımdan gelişme diye bir şey yok. Şey, sanırım
VIT(Defans Gücü) statım çok yüksek çünkü antrenmandan dolayı olmasa da daha
önce çok incindim. Böyle bir duyguyla, yavaşça Oishi köyüne yürüdük. Normalde
sadece 5 gün alması gerekirken 7 gün sürmüştü.
İkimiz
Oishi köyüne girdik. Çok büyük olmamasına rağmen, köyün çevresi tuğla
duvarlarla kuvvetlendirilmişti ve birçok taverna ve han vardı. Tamamen
insanların İmparatorluk başkentine seyahati üzerine kurulmuştu. Ancak ben
kimseyi göremedim. Hancı yok, müşteri yok, gerçekten kimse yok. Orlando ve ben
birbirimize baktık ve tetikteyken dikkatlice çevreyi gözlemledik. Orlando
belinden kılıcını çekti. Her ihtimale karşı başımda huzursuz hisseden Meru'yu
uyardım.
Yavaşça
ilerledik ve kalabalığın merkezde toplandığı bir köy meydanı gibi açık bir
alana ulaştık. Konuşmanın ne hakkında olduğunu merak ediyordum... Şey, daha
sonra göreceğiz. Orlando kılıcını kılıfına geri koydu ve kalabalığa yaklaştı.
''Burada ne
oluyor?''(Orlando)
''...''
Orlando'nun
sesini duydukları zaman herkes kargaşaya büründü. Bizi değerlendiriyorlarmış
gibi bakıyorlardı, daha sonra kalabalıktan birisi geldi.
''...ve
sen?''
''Ah beni bağışlayın.
Biz Rinikku şehrinden imparatorluk başkentine bir yolculuğun ortasında olan
gezginleriz''(Orlando)
''Öyle
mi... Üzgünüm, ama şuanda dışarıdan bir misafiri ağırlayacak durumda değiliz.
Lütfen yolculuğunuza devam edin!''
''Ancak,
ciddi bir mesela var gibi görünüyor, eğer gerekiyorsa gücümüzü ödünç
verebiliriz''(Orlando)
Orlando iyi
bir izlenim oluşturmak için adamla tam bir gülümseme ile konuştu. Adam
arkadaşlarına danışmak için kalabalığa geri döndü. Titreyen bakışları
Orlando'dan ziyade Meru'ya yönelikti. Hoş olmayan bir şey hissettim bu yüzden
Orlando'yu çağırdım.
''Hey, hoş
olmayan bir şeyler hissediyorum, neden hızlı bir şekilde geçip
gitmiyoruz?''(Wazu)
''Wazu sen
ne hakkında konuşuyorsun? Eğer birisinin başı dertteyse, bir şövalyenin görevi
ona yardım etmektir!''(Orlando)
Henüz bir şövalye
değilsin değil mi? Ne... ?Çoktan kalbinde bir şövalye misin?
Haaaa...
Bir iç çektikten sonra Orlando'u daha güçlü bir şekilde ikna etmeye çalıştım
ama bu gerçekleşmeden önce adam geldi ve Orlando ile konuştu.
''Sizi
beklettiğim için üzgünüm. Size durumu anlayacağım, eğer mümkünse gücünüzü bize
ödünç verebilir misiniz?''
''Evet!
Bana bırakın!''(Orlando)
Her neyse!
Gözlerimi insan kalabalığına doğru kaydırdığımda, bazı insanlar dışarı zıpladı
ve ortadan kayboldu.
''Aslında
bir süre önce hırsızlar saldırdı ve bazı kızlar köyden kaçırıldı''
''Ne! Bu
ciddi bir mesela!''(Orlando)
''Şimdi,
köydeki gençleri toplayıp onları geri almayı düşünüyordum...''
''Anlıyorum.
Gücüme az çok güvendiğimden lütfen yardım etmeme izin verin!''(Orlando)
''Bu büyük
bir yardım alacak''
''Tabi ki
Wazu sen de geleceksin değil mi?''(Orlando)
Orlando
benden onay almak için sordu ama yanıt vermeden önce düşünüyormuş gibi yaptım.
Peki...
Şimdilik
sanki sorunluymuş gibi yanıt vereceğim.
''Hayır,
burada kalacağım''(Wazu)
Cevabımla
birlikte Orlando ''Eh?'' tarzında bir yüz gösterdi ve adamlarda bir an için
hoşnutsuz bir yüz sergilediler. Onlarla gitmem için bir sebep söyle.
''Belki
hırsızlar tekrar gelecektir. Burada kalacağım böylece onları aramaya gidebilirsin.
Her şey yolunda, şuan ki halinde bu basit bir şey olacaktır''(Wazu)
''Anlıyorum...
Kesinlikle böyle bir tehlike var, dövüş gücümüzü bölmek iyi bir fikir. Yoshh, burayı
sana bırakıyorum! Hadi gidelim!''(Orlando)
''Eh... ! ?''
Orlando
bana ''gidiyorum'' dediğinde bir kaç kişi aldı ve köyden dışarı çıktı. Elinden
geleni yap çünkü bu da eğitimin bir parçası. Orlando’nun gittiği yöne bakarken,
önceki adam benimle konuştu.
''Eh?
Gitmiyor musun?''
''Hmm? Gitmek
istemiyorum, çünkü hırsızlar burada''(Wazu)
Daha önceki
adama karşı korkusuzca güldüm.
''Hayır,
hırsızlar...''
''Her
şeyden önce, kadın ve çocukların kaçırılması olayı doğru olsa bile herkesin
kaçırılması imkansız. Dahası bu yerde hiç genç erkek ve yaşlı adam
görmedim''(Wazu)
''Sonra, bu
yer köylüler ile dolu olmalı ama ne kadar düşünürsen düşün burada çok az insan
var. Burası bir han köyü olmasına rağmen, hiçbir müşteri yok. Muhtemelen
hepsini köyde bir yere bağladınız değil mi?''(Wazu)
''Bu benim
tahminlerimin sonu, ilk başta sağa sola dağılanlar sizin yoldaşlarınızın
bazılarıydı değil mi? Kalabalıktan ayrılan adamlar diğer adamlara haber
verdiler böylece arkadan bir saldırı başlatabileceklerdi. Diğer bir değişle bu bir
kıskaç saldırı planı. Bu nasıl?''(Wazu)
Bir kelime
söylemeden adam dilini tıklattı ve yoldaşlarına eliyle bir işaret verdi. Daha
sonra her yerden bir grup insan ortaya çıktı, bir daire çizerek benim etrafımı sardılar.
İlk baştaki gibi iki kat daha fazla insan vardı.
''Haa Görünüşüne
rağmen oldukça akıllısın ama dünyada söylenmemiş kelimelerden daha iyi şeyler vardır.
Buradaki insanlar azalınca bizi yenebileceğini mi düşündün? Çök kötü!''
Bunu zafer
kazanmış bir bakışla söyledi ve arkasındaki adamdan bir kılıç aldı. Bu arada
hafifçe esniyordum.
''Bir, iki,
yedi, sekiz...''(Wazu)
''... ? Ne
yapıyorsun?''
''Eh? Isınıyorum!''(Wazu)
Seni havaya
uçurmak için.
EN: Çevirmeninize
bir teşekkür edin o olmasaydı düzenlemeyecektim J