Yuusha-sama no Oshishou-sama
Şövalyeliği Hedefleyerek
Şeytan
kıralı yenen Leticia'nın başkente zafer dönüşü yaptığı
günden yaklaşık üç yıl önce. -- --
“Teşekürler
Wynn – kun. Buyur ödeme“
“Teşekkür
ederim “
Eczanenin
hanımına topladığım şifalı bitkileri ve mantarları verip
parayı aldım.
“Şu
aralar o kızla beraber değilmisin?“
“Evet,
şey. Leti evinin durumundan dolayı imparatorluk başkentinden
ayrılmak zorunda kaldı.”
“Demek
öyle. Siz yakışıyordunuz , yanlız hissediyorsundur.”
Leti'yle
olan son maçtan bir ay geçti -- -- Uzaklara gidicem dedi ama ,
zaten şimdiye varmıştır heralde. Evlenmeden önce oralara
alışıcak mı acaba.
Birkaç
kez hanın çocukları -- -- Mark , Abel ve komşu çocukları ,
Leti'yi çağırmak için geldiler , işini yapan Wynn'in arkasına
dizilip beraber kök çıkardıklarını yada mola sırasında kitap
okuduklarını düşünmüşlerdi.
Ne
zaman oyuna davet etseler , Leti her zaman reddederdi , birden çok
kez denedikten sonra ağlar ve sinirlenilerdi.
İnatçı
bir şekilde kendisinden başka kimseye ısınmayan arkadaşı ...
Evlenirken yapabilecek mi diye endişe ediyordu.
“Elimden
geldiğince hızlı bir şekilde geri geleceğim!!”
En son
görüştükleri gün Leti bunu demişti. Ne için elinden geldiğini
en iyisini yapcağını bilmiyor ama , çalışkan Leti'den
bahsediyoruz kesinlikle alışacaktır. Artık büyük ihtimalle
görüşemiyecekler. Böyle düşününce yalnız hissetti.
Wynn
Leti'nin uzaklardaki bir şehire evlenmeye gittiğini düşünüyordu.
Gazetede
, portsesi konulmuş kahramanın geçit töreninin haberi vardı ama
, gazete hala belli bir kesim zenginlerin dışında kimseye
satılmıyordu.
Kahramanın
gelişi , şeytan krala boyun eğdirmek için seyehata çıktığı
söylentisi handa kalan maceracıların arasında dolaşıyordu ama ,
Leti'nin kahraman olduğu hiç aklına gelmemişti.
Zaten ,
her gün iş yapan Wynn'le konuşan sadece Leti'ydi. Leti yanından
ayrılınca , tek başına iş ve idman yaparak günlerini devam
ettirdi.
Böyle
Wynn'in kahramanın özelliklerini bilmesi imkansızdı.
“Teyze
kendine iyi bak!“
“Aiyo!
Teşekkürker”
Leti'ye
kaybedemezdi.Wynn kendini yüreklendirip çuval tipi çantasını
omzuna attı ve koşmaya başladı. Bir yıl önceden beri sabak
koşusundan kolayı maceracı loncasında aldığı şifalı bitki
toplama işi vede mektup götürme işini yapıyordu. Maceracı
loncasında istenilmeyecek kadar çok iş vardı.
Büyülü
canavarların çıkabileceği kadar ormanın derinliklerine
girmiyordu ama , acemi maceracının alabileceği zorluk
derecesindeki şifalı bitkiler , ormanın dış cepesinde
toplanabiliyordu.
Mektup
işini genellikle ikisi yapıyordu. Bu iş acemi maceracıların
işinden daha çok koşabildi.Hemde çok fazla soylu ve tüccar
mektup gönderiyordu. Tabikide sabahın köründe yaptığı için
insanlar uyurken kapının açıklarından mektupları koyarken ,
asillerin evlerinde bekçiye teslim ediyordu.
Görevleri
yevmiye (özellikle soyluların gözteriş için verdikleri) aldığı
için, Bu bir yıl içinde hedeflediği paraya yaklaşmıştı.
________
“Wynn!
Cubuk sallamayı bırakta pazara gidip stokları tamamla”
“Tamam”
Leti
gidince , Wynn'şn işlari artmıştı.Şimdiye kadar su çekmeyi
bıraktıktan sonra Letiyle beraber kılıç sallıyorlardı ama , şu
sıralar Hanna su çekmeyi bitirdikten sonra stoklamayı
yaptırıyordu.
Wynn
alışverişi ona bıraktıklarından, Hanna tarafıından bir birey
olarak görüldüğü düşünüp mutlu bir şekilde yapıyordu.
Hanna ise Leti gittiği için (Leti'nin evi için) endişelenmesine
gerek kalmamış, şimdiye kadarkinden daha fazla işi kakalamaya
çalışıyordu.
Hannadan
aldığı sepeti eline alıp pazara koştu. Güneş daha doğmadğı
için etraf boştu ama , pazar yeri aktifti.Kendisi gibi ayak işi
yapan çocuklar vede gezgin kıyafetleri giymiş tüccarlar vardı.
Köyde hasat edilmiş ürünler ve elleriyle yaptıkları
aksesuarları satanlar şimdiden tezgahlarını açmıştı.
Bu
saatlerde stoklama yapan insanlar çok olurdu , Güneş yükseldiğinde
ise şehrin sakinleri , maceracılar ve gezginler gelirdi.
Bu
kadar kalabalığın arasında koşmak tehlikeli olacağı için ,
“Göçmen kuşlar konağı“ 'nın alışveriş yaptığı dükkana
yürüyerek giderken , Wynn aniden adımlarını durdurdu.
Onun
baktığı yer , bu zamanda alışveriş yapmaya gelen insanlara
ızgara satan dükkandı. Çubuklara saplanmış etten damlayan et
suyunun düşünce çıkardığı sesin üstüne “lezzetliyim”
diyen bir koku yayıyordu.
Kokuya
kapılıp, dükkanın etrafına insanlar toplanmıştı. Dükkanın
içinde sabah olmasına rağmen bira ve şarap testisini kafasına
sikende vardı.
Yutkundu.
Karanlık
şehrin içinde koşup , su çekme denilen yetişkinlerin bile zor
yaptığı işi yeni bitirmişti. Kahvaltı bile yapmamış , hala
daha gelişme aşamasında olan Wynn'in karnı şiddetli bir açlıkla
çalkalanıyordu.
İstemsiz
bir şekilde kokunun etkisinde kalıp -- --.
“Yapabildiğim
kadar hızlı dönmeye gayret edeceğim!”
Leti'nin
sesi kafasında yankılanınca fark etti.
Arkadaşım
memleketinden ayrılıp uzaklarda , alışkın olmadığı yerde tek
başına gayret ediyor. Gerekli olan parayı toplamaya az kaldı.
Hemde şövalye olacak olan ben bu kadar kolay ayartılmayacağım!
Kararlı
bir şekilde ızgaranın kokusunu kafasına takmayarak ve görmezden
gelerek yoluna devam etti.
O
daha bilmiyordu.
Dönüşte
yine aynı yerde , aynı tuzağa kapılacağını gene aynı şekilde
kendine geleceğini -- --
_______
--
-- Ben gerçekten şövalye olabilecekmiyim acaba ?
Kök
ve havuçları yıkarken düşünüyordu.
Çok
fazla düşünmeyen Wynn'in bile endişeleri vardı. Okulun parasını
ödeyip , kayıt için gerekli sınavı geçebilirse , herkeze kapısı
açık ama , öğrencilerin çoğu asil ve
zenginlerin
çocuklarıydı.
Şövalye
olmak isteyen beş yaşındaki zamanı geçmiş , şu anda on iki
yaşında olduğundan imkansız bir hayali takip ettiğini
anlamıştı.
On
beş yaşına girmiş büyük kardeş Mark, gelecekte hanı devr
alacağı için Randall'dan yemek yapmayı , Hanna'dan hesap
defterini kullanmayı öğreniyordu.
Oyun
oynayıp duran Mark'ta adımları takip etceğini fark ettiğinden ,
şu aralar ebeveyinlerinin işlerine yardım ediyordu.Bir ara on üç
yaşındaki ikinci oğlan Abel Randall'ın tanıdığı yerlere
çalışmaya gitmişti ama, çok geçmeden kaçıp eve döndü.
“Ben
maceracı olmak istiyorum!”
Hayalini
söyleyen Abel'in sözlerine Randall yumruğunu indirdi.
“Hmm,
Abel için bu şehir veya han dar olmalı”
Azarlayan
Randall'a yaşlı gözlerle bakan Abel'i Hanna her zaman bu şekilde
koruyor. Kendi oğullarına karşı her zaman nazikti. Fakat
Randall'ın “Anca rüya görüyorsun” sözleri yerleri silen
Wynn'in kalbinede etki ediyordu.
Kendiside
Abel'e gülemez.
İmkansız
bir hayali kovalıyor.
Parayıda
yakında tamamlıyacak ama, gerçekten böylesi iyi mi.
Okula
kayıt olsa bile , sonuç olarak şövalye olamadan, zamanını boşa
harcamıyıcak mı.
Kendisini
destekleyen ebeveyinleri olmadan, tek arkadaşıda uzaklara gitmiş
Wynn kimseye danışmadan , sadece toplayacağı para için çalışıp
ardından antremanla kendini teşvik ediyordu.
Uzakların
gayret eden arkadaşına kaybetmek istemediğini düşünerek -- --