002 - Dağdan inince ...Orman

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode





002 - Dağdan İnince ... Orman



Çevirmen : Shin


2.Bölüm : Dağdan inince ...Orman

Bu dünyanın en büyük kıtasının merkezinde kimsenin ayak basmadığı , yaklaşmaya bile çalışmadığı bir dağ var.

Belli bir yeden yukarısı insanların tırmanmasını engelleyen iklim hızlıca dönüşüp küçücük bir adım bile atmayı engelleyen doğal afet gibi. Hemde o dağda yaşıyan “büyülü canavar” denilen canlılar insanların ortaya çıkardığı rank sistemi “ S . A . B . C . .D . E . F ” olarak sınıflandırırsak , hangi büyülü canavarlar olursa olsun S rank .

S rank olan büyülü canavarların gücü basitçe , büyük bir ülkenin elit şövalye ekibinin ağır fedakarlıklar yaparak püskürmesi değil tersine katledilmeleridir , gerçek , insanlarin leveliyle yenilemeyecek resmen bir felaket leveliydi.

Fakat , felaket S rankı insanların kafalarına göre verdiği rank , bu dağda yaşayan büyülü canavarların içinde o S rank ve S rankı geçen büyülü canavar bulunuyor denmesi , resmen insanların girmesi tabu olmuş durumda .

Şu anda o dağdan bir tane adam iniyordu.

Gün ışıklarının zemine ulaştırmayacak kadar yüksek ağaçlar dan oluşan ormanda önünü bile göremeyecek kadar fazla ağaç vardı . Belirsiz bir şekilde geniş olarak düşünerek ağaçlarda bulunan fındık ve meyveleri yerken ağır ağır yürüyordum.

... lezzetli ”

Hayır fakat , bu fındık mı dersin meyve mi dersin lezzetli hayır çok lezzetli. Özellikle de zehir gibi rengi olmasına rağmen lezzetli . Bu karar zehre benzeyen zehir dışında yok diyerek varsayımda bulundum . Zehir değil demek zehir bulunmadığı anlamına geliyor değil mi . Ya da bu geçirdiğim 2 yıl düzgün bir şey yemediğimden garip bir dayanık mı geliştirdim ...

Yanlış hatırlamıyorsam dağda yediyim şey büyülü canavarın etti ana emeğimdi ? Ve gördüğüm şeylerin hepsini bir kere yedim ... Öyle yapmasaydım hayatta kalamazdım , ilk başlarda çok zordu ağzıma koysam bile kustuğum , midemi bozduğum , uyuştuğum , ilizyon gördüğüm , vücudumun üşüdüğü , ateşimin çıktığı , çoğu zaman fiziksel durumum normal değildi ... Belli bir zaman sonra alıştım ama bir şekilde hatta kaldım . Ben elimden geleni yaptım dimi...

Dağda yediğim şeylerle karşılaştırınca bu normal fındık bile yeterince lezzetli ! Kaç tane olursa olsun yiyebilecekmiş gibi hissediyorum . Hemde fındık küçük ! Kartkurtkartkurt .....*

// :DDDDDD

Fakat , bayağdır yürümeme rağmen daha ormandan çıkamadım . İnsanlarla karşılaşmayı düşününce kalbim heyecandan dum dum atıyor . İyi olacakmıyım acaba ... Düzgünce konuşabilecek miyim acaba ... Düzgün görünüyor muyum ki acaba ?

 En azından , büyülü canavarın sert kemiğini çıkarıp yaptığım küçük bıçakla saçımı kesmiştim , kıyafetlerim de büyülü canavarın kürküyle yapıp nehirde yıkamıştım kokucağını sanmıyorum ama endişeliyim . Kesinlikle ilk izlenim önemli , değil mi .

A - AA – UU ”

Kötü ... Gerçekten heyecanlandım . Güm güm ediyor *.

// Kalbi :DD

Düzgünce karşımdaki kişinin gözüne bakıp batmadan ... saygısızlık edecek söz söylemeden ... Hı ? Ben bu kadar konuşmada kötü müydüm ? İlk önce selamlama ... Sonra kendini tanıtma ... Ondan sonra havadan sudan konuşma ... Ama havadan sudan ne konuşursam iyi olur ki ? 2 yıl boyunca dağda kapalı kaldığımdan dünyada neler oldu bilmiyorum ...

Ne yapmalıyım ... birden insanlarla konuşmada tökezlemek dışında bir gelecek görmemeye başladım . ... İlk önce çevremi dinliyerek başlarsam . Kırsal bölgeden geldim dersem ... Para da kazanmam lazım ... Evden kaçtığım zaman yanıma aldığım para öylece durduğuna göre , birkaç gümüş ve birkaç düzine bakır ha ...

... Kesinlikle ağlamıyorum . Sıradan kasabalı biri olan benim için yeterli miktarda ! İmparatorluk başkentinden ayrılmadan önce koruduğum tüm setvetim benim !!

Fakat , şimdiye kadarki hayatımı düşününce , su anda eve dönme seçeneği yok vede güvene bileceğim biri de yok ... ölmüşle olmuşa çare yok ...*

// burda anlatmak istediğimi örnek veriyim “ birine kötü söz söylediniz bi saat sonra öldü özür dilemek için geç kaldınız” evet sevgili öğrencilerim bura da şairin anlatmak istediğ... tamam tamam vurmayın :DDD

O zaman , dağdaki yaşantımda kendi gücümle hayatta kaldığım için kendi gücüme güvenim attı , maceraperestliğe başvurup hergün şifalı bitki gibi düşük ranklı görevlerden para kazanıp basit bir şakilde yaşayabilirsem maa (efk) ... Daha fazlasını istemem ama arkadaş istiyorum . Başkentte yaşayan arkadaşlarımda artık görüşemem gibi hem ... arkadaşlarımla beraber rahatça yaşayabilirsem ...

Böyle düşünerek ilerlerken , uzk bir yerden uçarak gelen ok mükemmel bir şekilde taşıdiğim meyveye saplandı.

Oopss !! ”

Hayır , okun uçarak geldiğini farketmiştim ama , kaçınmama bile gerek yok diye düşünerek , bir şekilde yakalamaya çalıştım , fakat elimde meyve olduğunu unuttuğum için ok meyveye saplandı.
Okun uçarak geldiği yöne bakışlarımı döndürdüğümde , odaklanarak bakınca biraz farklı bir yerde insan var gibi gördüm . De zaten ok kendiliğinden uçacak değil ...

Gene dum dum başladı.

// :DDDDDDD

2 yılın sonunda insanla iletişim kurabileceğim zaman geldi

Ha , hadi bakalım ! G , gidelim mi !!

Cesaretlenip okun geldiği yöne doğru adım attım.

İnsan var gibi olan yere yaklaşınca , görünüşe göre birçok kişi var.

Ooou , birden çok kişiye bir kişi ha ... dezavantalı . Birden konuşmaya çalışırsam baş edemem .

... Dönmeli miyim ?

O çocuğu rahat bırak !! ”

Asıl sen bu çocuğun zarar görmesini istemiyorsan silahını atıp teslim ol !! ”

Sesleri duyduğum an , elimde bulunan fındığı ve meyveleri atıp koşmaya başladım.

// evvvet sona gelmiş bulunmaktayız . Hmm ... ne desem acaba neyse canım sıkıldıkça bunuda çevirip atarım boş kalmasın seri hem bunun çevirmesi kolay – Kuro acayip zorluyo aq – o değilde kuro yu okuyan arkadaşlar küfretmeyin arkamdan heyecanlı yerinde bıraktın bunu çeviriyon diye :DD zaten bunun okuyucuları fazladır . Hadi fazla konuştum sonraki bölüme görüşürüz