021–Yeni Hareketlenmeler

Font Size :
Dark Mode
Reset Mode






Çevirmen: bakakuun
.
.
.
Yüce Jura Oramanı’ na sınırı olan arazi Falmas Krallığı.
Bu sınırda bölgeyi korumak isteyenler vardı.
Ana birlikleri Kontun altında bir Şövalye birliğinden oluşuyordu.
Normalde üyeleri 100 olmasına rağmen Kont acil durum ilan ettiğinden emekliye ayrılmışlar geri çağırılmıştı ve şimdi normalden neredeyse 3 katı bir büyüklüğe sahiplerdi, 284 kişilik bir güç.


Onlardan sonraki sırada gelen güç Maceracılar Loncasıydı (Özgürlük Birliği).
Bölgeyi tehdit eden canavarları avlamak için talepte bulunulmuştu.
Ancak bu aciliyeti olan bir durum değildi. Ve doğal olarak bir zorluk çıkmadan görevlerini sonlandırmışlardı.
Kontun bölgesinde nöbetçi görevinde paralı askerler tutulmuştu.
Bazılarının yetenekli olmasına rağmen çoğunluğu daha acemiydi. Bu yüzden canavarlar hareketlendiğinde hepsi bölgeyi kontrol etmekle yükümlülerdi.
Ancak gerçekte işlerini ciddiye almıyorlardı. Bunun esas nedeni Kont Nidol Maigam onları işe alırken cimrilik yapmıştı.
Peki, Maceracılar Loncası eğer bu yükü sırtlanmazsa canavarları kim hizaya getirebilirdi?
Normalde bu Şövalyelerin işiydi.
Ancak!
[Geri zekâlılar! Şövalyeler bölgeden ayrılırlarsa şehrin saldırıya uğrama ihtimali var ha?!!! Kim şehri koruyacak!!?]
Bu şekilde korkmuş Kont onların gitmesine izin vermedi.
Problem paraydı. Dahası Şövalyeler şehri korumak için hareket edemiyorlardı.
Vatandaşlar tarafından şikâyetler vardı.
Ne Şövalyelerin ne de Maceracıların durdurmadığı canavarların şehre verdiği hasarlar…
Ancak Maceracılar bir kural nedeniyle bu görevi tamamen üstlenemiyorlardı.
Koşullar o kadar kolay bir şekilde talepleri kabullenmelerine el vermiyordu.
Sonuçta B+ sınıfı canavarların kesilmesi için aynı sınıftan maceracılar gerekiyordu (en az 3 veya daha fazla).
10 maceracı B sınıfı ve üzerini durdurmak için harekete geçseler bile, başarılı oldukları halde hasarsız bir şekilde durumdan çıkamazlardı.
Dahası biri canavar gördü diye hemen durdurmak için yola da çıkamazlardı.
Normalde sınırda kalabilecek B+ sınıfı maceracı fazla sayıda yoktu: sıkıntı canavarların sıkça ortaya çıkmasıydı.
Bu yüzden talepler arasında etkili bir şekilde hareket edemiyorlardı.
İsteği kabul edip, bitirip geri dönüyorlardı. Bu adımlar arasındaki harcanan zaman sıkıntıya dönüşmüştü.
Şehri kolaçan etmek için canavarları durduracak bir organizasyon gerekliydi.
Bu durumlar altında Kont Nidol Maigam bir organizasyon kurdu.
Ona Sınır Garnizonu adını verdi ve mevcudu 30 kişi idi.
Dahası genellikle özel mülk ihlalinden suçlu olan, toplum huzurunu bozan, küçük suçlarla yargılanmış suçlulardan oluşuyordu çoğunluğu.
Yani bu kötülerden oluşan bir tesise dönüşmüştü. Bir nevi ıslah evi.
Bazen Şövalyelerin kalfaları ve bazen Şövalyelerin eğitimlerinde onların rakipleri oluyorlardı.
Bu şekilde işleri onları topluma geri kazandırmak için verilmişti. Aralarında birsini lider olarak seçiyor (ya da daha doğrusu seçmek zorunda kalıyorlar) ve köyleri korumak için gönderiliyorlardı.
Kont Nidol Maigam için planı cazip ediciydi çünkü hem köylülerin sıkıntılarını çözüyordu hem de ölseler de bu cüzdanına zarar vermezdi.
Bu planının gerçek yüzüydü ama…
[Fumu, sinsi köpek. Peki, özgürlüğümüzü kazanmak için bu görevi iyi niyetli bir şekilde kabul ediyoruz!]
Youmu adındaki adam bunu söyledi.
Dış görünüşünden dolayı küçük çaplı bir suçlu olmak istememişti. Arka sokakların, varoşların patronu olmak istemişti ama görünen o ki bu dünya onun sahnenin tam ortasında yer almasını istemiyordu.
Daha sonra Youmu tarafından liderlik edilen Sınır Gardiyanları gözle görülür sonuçlar bırakmışlardı ve sınırdaki köylerin kurtarıcısı olmuştu.
.
.
Fuze.
Burmund Krallığına bağlı olan Maceracılar Loncası (Özgürlük Birliği) şubesinin lonca lideriydi.
Daha önceki maceracı rütbesi A- idi ve dikkate değer bir maceracıydı.
Baron Belyard’ a söz verdiği gibi hemen araştırmalarına başlamıştı.
Sonuç olarak istihbarat bölümünün raporuna göre İmparatorlukta bir hareket yoktu.
Ama bu İmparatorluğun daha sonra da harekete geçmeyeceği anlamına gelmiyordu… Diye karar verdi.
Bu yüzden gelecekte de İmparatorluğu izlemelilerdi.
Bu normalde yaptıkları işlerden değildi ama başka şansı yoktu bu kendi kararıydı.
İstihbarat birliğinden yeni bilgiler eline geçti.
Odaya girdiğinde yavaşça koltuğa oturdu.
Gizli buluşmaları proje odasında yapılacaktı.
Ona bakan koltukta üç kişi oturuyordu –iki adam ve bir kadın.
Bunlar B sınıfı maceracılardı.
“Hırsız” sınıfına sahip üstün bilgi toplama yeteneğiyle bilinen gizli görevlerde usta, Gido.
“Ağır Savaşçı (Dövüşçü)” sınıfına sahip takımdaki rolü “Tank” olan işten kaytarmayı seven ama çalışırken kibar olan defansif savaşma stilinde usta Cabal.
“Büyü Kullanıcısı” “Büyücü” sınıfına sahip olan, büyüde çeşitli yeteneklere bürünmüş ama hareket büyülerinde ustalaşmış dikkatlice takımının sağ çıkabilmesini sağlayan Ellen.
Hepsi kayda değer insanlardı.
Veldora’ nın mühürlendiği mağarayı incelemek için gönderilmişlerdi.
İlk aklına gelen düşünce lütfen dikkatli bir şekilde geri gelin idi.
Evvela o mağaranın normal seviyesi A- idi.
Aslında kendi gitmek istemişti, tek başına. Ama Lonca liderinin getirdiği sorumluluklardan kafasına göre hareket edemiyordu…
O sırada diğer B+ sınıfında olan maceracılar Veldora’ nın durumunu incelemekle görevlendirilmemişlerdi.
Bunun nedeni onların geri dönebilme kabiliyetlerinin –hayatta kalma olasılıklarının daha yüksek olup bilgi toplayabilmeleriydi.
Canavarlarla yüzleşmektense savaşmaktan kaçınarak bilgi toplama kabiliyetleri diğer B sınıfı maceracıları solluyordu.
Ancak eğer onlara bir şey olursa bu kendi suçu olacaktı.
Bu besbelli kural ihlaliydi sonuçta lonca lideri kendisi onlara emir vermişti.
Ama onların kontrol etmek zorunda oldukları bir şeydi bu.
Bu nedenle onların geri dönüşünden en mutlu olan Fuze idi.
[Raporu duyalım.]
Fuze sorgulamalarında hiçbir zaman yüzünde bir duygu göstermezdi.
İçinde aslında minnettardı ama bunu sözlere dökmezdi.
Üçlü bu huyunun farkındalardı.
[Tek duyduğum “Ne kadar zor du yaaa?”]
[Çabucak duş almak istiyoruuuum…]
[Zordu: Danna ve Nee-san arasında aracılık etmek zordu, ayaklar altına alınıp öleceğimi zannettim…]
Bu bulgularını rapor ederken onların her zamanki haliydi.
Ancak yüzleri ciddiydi.
Ve sonra raporlarına başladılar.
Canavarlarla yaptıkları savaşlar.
Gardiyan Fırtına Yılanı’ nın hislerini kandırarak kapıdaki mührü kaldırarak içeri girmişlerdi.
Veldora’ nın ortadan kaybolmasını doğrulamışlardı…
Kapının içerisinde bir hafta araştırmalarda bulunmuşlardı ama yaşayan bir canlının izine rastlayamamışlardı.
Ve en ilginç detay…
[Ve bundan sonra içerideki araştırmayı sonlandırdığımızda Fırtına Yılanı yok oldu!]
[Aynen! Mağara içerisinde geri çekilme türündeki büyüleri kullanamadığımdan Fırtına Yılanı’ ndan kaçmak için planlar yapıyordum ama… gereksizdi!!]
[İlüzyon büyüsü ve ısı kontrolü büyüsü kullanarak bir yem hazırlarım diye düşünüyordum! Ama yooook… Ciddileşirsek oraya varabilsek bile geri dönebileceğimizden emin değildim ama…]
Bunlar rapor ettikleri şeylerdi.
O kahrolası şey de neydi? O A- seviyesinde mağaradaki en güçlü canavardı. O canavarı karşı tek başıma büyük olasılıkla yenemezdim. Tam olarakta bu nedenle görevin başarı olasılığı büyük bir seviyede düşecekti.
Fuze böyle düşündü.
Orada ne oluyordu? Şimdilik bu düşünecek bir şey değildi diye Fuze karar verdi.
[Üç gün tatil alın. Ondan sonra bir daha Ormanı incelemenizi istiyorum! Bu sefer mağaraya girmek zorunda değilsiniz! Oranın etrafını dikkatlice incelemenizi istiyorum! Hadi topuklayın!]
[Ben gider! Görüşürüz!]
[Ne? Üç gün müüü!!! Biraz daha dinlenmek için süre ver~!]
[Hey hey… Her neyse ne dersem diyeyim bir şey değişmeyecek herhalde?]
Bunları söylemelerine rağmen Fuze’ nin umurunda değildi.
Getirdikleri bilgileri organize etmek daha önemliydi.
O kahrolası Ormanda ne oluyordu?
Fuze derin düşüncelere daldı.
Gözlerini açtığında ruh hali değişmişti. Üçlüye bakış attı.
[Ne bok yiyorsunuz? Çıkın!]
Bunları diyerek üçlüyü dışarı yolladı.
.
.
Sakaguchi Hinata’ nın canı sıkılmıştı.
Liseye başlayacağı gün törenden sonra evine doğru gidiyordu ama aynı zamanda da eve gitmek istemiyordu.
Her zaman önünden geçtiği tapınağın önünden geçerken birden bire kuvvetli bir rüzgâr esti.
Rüzgâr gözlerini kapamasına neden oldu.
Gözlerini tekrar açtığında hiç görmediği bir manzarayla karşılaştı.
Hinata’ nın etekleri zil çalıyordu.
Annesi dine aşırı bağımlı biriydi ve en sonunda bundan kurtulmuştu.
Babası uzun bir zaman önce “ortadan kaybolmuştu”.
Büyük meblağlarda parayı at yarışlarında kaybetmişti ve onları büyük bir borç ile bırakmıştı.
Annesi dine sarıldı çünkü babasından gördüğü şiddete başka bir şekilde dayanamıyordu.
Dikkatli bir planlamadan sonra Hinata babasını öldürdü ve annesinin sigorta parasını almasını sağladı…
Bir müddet daha sonra sigorta parası ödenecekti.
Sır otaya çıkmamıştı.
Bu yüzden babası kayıplara karışmış olarak değerlendiriliyordu. Şükürler olsun.
Yani eğer düşünürseniz bu durumda başka bir cinayet daha işlemesi gerekliydi.
Annesini dine iten  o yobaz er ya da geç annesinin de sonunu getirecekti.
Hinata sakin bir şekilde durumu inceliyordu.
Bu yüzden evde kalmak istemedi…
Burada birisini öldürmeye gerek yoktu. Ya da öyle düşünmüştü…
[Oi Burada bir tane var!]
[Oh! Genç bir kız! İyi iş!]
[Onu satmadan önce bir tadına baksak nasıl olur?]
Bunun gibi şeyler söylerken birkaç adam Hinata’ nın etrafını sardı.
Ah… Burada bile bir gerek var.
Dünya umutsuzlukla dolup taşıyordu diye düşündü.
Dünya çirkin pislik insanlarla doluydu, bunun gibi bir dünya, onu yok etmeliyim!!!
Ben, ele geçirmeliyim. Her şeye el koyacağım!!!
<Anlaşıldı. Özel Yetenek [Gasp] elde ediliyor… Başarılı >
Ben haklıyım. Yaptığım hesaplamalarda bir yanlış yok. Hiçbir zaman olmadı!
Bu hiçbir zaman değişmeyecek.
<Anlaşıldı. Özel Yetenek [Matematisyen] elde ediliyor… Başarılı>
Birden bire görüşüm netleşti. Bulanık kafam o buğudan kurtuldu…
Gözlerimin önünde benden çalmak isteyen kimseler vardı: Onların yerine ben onlardan çalacağımonların hayatını!
Bu şekilde katliam başladı.
Kızın, elleriyle üç adamı öldürmesi 5 dakika bile almadı.
Yeteneklerini yeni kazanan bu kızın fiziksel gücü hala çok yüksek değildi.
Soğuk gözlerle karşısındakinin saldırısından milimlerle kaçıyordu.
Düşmanın yakasını yakaladı ve hiçbir tereddütte kapılmadan gözlerini oydu.
Parmaklarını göz çukurlarına sokarak düşen ve bağıran adamın bacağına çelme taktı ve kafasını yere hızlı bir şekilde vurdu.
Yerde sürünen adamın belinden bıçağı aldı ve boğazına soktu.
Şimdi biri gitti.
Diğerleri durumun şoku altındaydı ve onların kendilerini toparlamasını beklemeden yerden kum alarak onlara doğru attı.
Kum gözlerine girdi, birsinin kısa bir süreliğine görememesine neden oldu, ona bir tekme attı.
Adam bayılmıştı.
Bir daha bakmadan diğer adamın arkasına geçti ve sırtına bıçağı soktu oradan kalbine.
Beklediği gibi göğüs kafesinin arasından kalbini parçalamıştı. Bıçağı çekti ve fışkıran kan Hinata’ yı kirletti.
Kanın tatminkâr eden sıcaklığı.
Adamlar tabi ki artık hareket etmedikleri için bu duruma bir yorum yapamıyorlardı.
Ama orada hala yaşayan birisi vardı.
Hinata yerde olan adama yaklaştı ve önüne doğru eğildi.
Adam korku içerisinde felç olmuştu ama hala yaşıyordu.
Ancak hala başkalarının olma olasılığı vardı.
Saçını kavradı ve yüzünü kaldırdı.
Ve Özel Yetenek [Gasp]’ ı kullandı.
Hatıralar ve teknikler hepsi insan kalıntısı bu adamdan alındı.
Hinata adamı süzdü ve boynuna bıçağı soktu.
Öldürmesine rağmen merhamet göstermenin temellerini biliyordu.
Bu dünyadaki ilk cinayetiydi.
Öldürdüğü insanlardan bilgilerini ve tekniklerini çaldı.
Şimdi bu teknikler temelini oluşturarak bu dünyada güçlü bir insan oldu.
O zamandan 10 yıl geçmişti.
Bu anıdan başka öldürdüğü diğer insanları hatırlamıyordu.
İyi insanlar, kötü insanlar Hinata hepsini eşit bir şekilde öldürmüştü.
Çünkü herkes Tanrı’ nın önünde eşitti.
Saçma bir şekilde burada hepsini öldürebiliyordu.
Yani burada artık normal bir kız değildi.
“Papa’ nın direk komutası altında olan İmparatorluk Muhafızları Lideri” Kutsal Şövalyeler Lideri rütbesini taşıyan güzel bir bayandı.
Bu yüzden istediği gibi hareket etmesi imkânsız olmuştu.
Lütfen birisi bir yerde bir isyan çıkarsın.
Diye düşündü.
Ve o anda birisi kapısını çaldı.
[Affedersiniz, Kardinal Nicolas Schpetlas hazretleri sizi ziyaret etmeye geldi. Görüşmek istiyor musunuz? Ne demeliyim?]
Nicolas?
Tabi ki, bana karşı ilgisi vardı…..
[Gelsin.]
Hinata Nicolas ile görüşmeye karar verdi.
Sadık köpeğiyle biraz zaman öldürecekti.
(Umarım bu biraz zaman öldürür….)
Bir azizin gülümsemesiyle umut etti.
☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽


Önceki Bölüm |          | Sonraki Bölüm